Çin’de geçen yıl yaşanan olayların, dünya kamuoyuna çarpıtılarak anlatıldığını vurgulayan Karaalioğlu, resmî verilere göre, olaylarla ilgili olarak şimdiye dek 198 kişi hüküm giydiğini;  dokuz kişi idam edilirken, en az 26 kişinin de idamı beklediğini kaydetti.

8 milyon Müslüman Uygur’un yaşadığı Şincan’ın başkenti Uumçi’ye onbinlerece güvenlik kamerasını takıldığını hatırlatan Karar yazarı, diplomasinin de kamuoylarının da çaresizliğinden şikâyet etti.

Karaalioğlu’nun konuyla ilgili yazısı şöyle:

“Bir zamanlar bizde de Uygur meselesi dert edilirdi, bilmem şimdi hatırlayan var mı? Çin, şu sıralar Şincan’da daha da akıl almaz bir zulme imza atıyor.

Uluslararası Af Örgütü, rapor yayınlayarak yaşanan trajedinin boyutlarını bir kez daha ortaya koydu. Raporda Çinli yetkililerin geçen yıl yaşanan ve yaklaşık 200 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayları dünyaya çarpıtarak aktardığı ifade ediliyor. Çin, olayların ardından yaşananlar için Uygurları sorumlu tutarak kurbanların çoğunun Han soyundan gelen Çinliler olduğunu iddia etmişti. Af Örgütü ise, Çin güvenlik güçlerinin sivil Uygurların barışçıl gösterilerine gereksiz biçimde sert güç kullanarak tepki verdiğini ortaya çıkardı. Uygurlar karşı karşıya bulundukları toplu tutuklamalar, kayıplar ve işkenceleri protesto ediyordu. Olayların üzerinden bir yıl geçmiş bulunuyor ve Çin yönetimi şimdi de 8 milyon Müslüman Uygur’un yaşadığı Şincan’ın yönetim merkezi Urumçi’nin sokaklarına on binlerce güvenlik kamerası yerleştirdi.

Resmi verilere göre, olaylarla ilgili olarak şimdiye dek 198 kişi hüküm giydi. Dokuz kişi idam edilirken, en az 26 kişi de ölüm cezalarının infazını bekliyor.

Uygurların içinde bulundukları acınası durumu hiç olmazsa merak edenler Hakan Albayrak’ın dün KARAR’da yayınlanan “Kardeş aileler ve dönüştürme merkezleri” başlıklı yazısını okusunlar.

Dünyanın insan hakları meseleleri saymakla bitmiyor. Ama ne yazık ki kötü liderler kuşağına mahkum olan bugünün dünyası bu acımasızlıkları değil çözmek konuşmayı ve paylaşmayı bile imkansız kılıyor. Geri kalan ülkeler süper güçlerin dayattığı atmosfere teslim olmuş, çaresiz vakit geçiriyor. Diplomasi de kamuoyları kadar çaresiz…

Bu kadar çaresizlik ve istiskal yeryüzü için tahammül edilebilecek olandan çok fazla…”

Editör: TE Bilişim