Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ndeki kahvaltıya, Metin Akpınar, Hülya Avşar, Şener Şen, Mehmet Ali Erbil, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Kenan Işık, Kenan İmirzalıoğlu, Osman Sınav, Cem Özer, Şafak Sezer'in de aralarında bulunduğu sinema ve tiyatro sanatçıları, yönetmen ve yapımcılardan oluşan yaklaşık 80 davetli katılmıştı.

Dönemin Başbakanı Erdoğan, aynı şekilde, Türkiye'de de gösteri sanatlarının birçok sosyal ve politik meselede öncü rol oynadığını vurgulayarak, şöyle konuşmuştu:
''Köyden kente göç meselesi üzerine nice bilimsel ve edebi eserler verilmiştir ama 1964 yılında yapılmış olan Halit Refiğ üstadın 'Gurbet Kuşları' filmi, meseleyi en trajik şekilde ortaya koyan eserlerden biri olmuştur. Kente gelen Anadolu insanının şehre tutunma mücadelesi Lütfi Akat hocanın 'Gelin-Düğün-Diyet' üçlemesi ile adata bir sosyolog titizliği ile anlatılmıştır.
Yoksulluğun, yasakların, baskıların, törelerin hüküm sürdüğü bir ortamda, Yılmaz Güney, 'Arkadaş' ve 'Umut' filmleriyle dilsiz, çaresiz, kimsesizlerin sesi ve umudu olmuştur. Metin Erksan'ın 'Susuz Yaz'ı, 'Yılanların Öcü' filmi, merhum Yücel Çakmaklı üstadımızın 'Kuruluş' dizisi adeta tarihimizin, toplumsal yapımızın belgeselleri olmuştur.
Şerif Gören üstadımızın, Mustafa Altıoklar'ın, Mesut Uçakan'ın, Türker İnanoğlu, Zeki Demirkubuz, Halit Refiğ, Ömer Kavur'un filmleri, Ayşe Şasa, Bülent Oran'ın çalışmaları Türkiye gerçeğini yoruma gerek bırakmayacak şekilde gözlerimizin önüne sermiştir.
Bugün Zeki Alasya aramızda yok ama adeta ikizi, ayrılmazı olan Metin Bey aramızda. Birlikte sahneye koyduğu 'Yasaklar' oyunu aynı şekilde 90'lar Türkiye'sinin manzarasını ironik şekilde resmetmiştir.'
demişti.

ULUSAL BASIN VE ULUSALCI BASIN

Cumhurbaşkanı'na hakaretle suçlanan Metin Akpınar ve Müjdat Gezen dün adliyeye çağrılmış ifadeleri alınmıştı.

Ulusal basın dediğimiz bir çoğu hükümet yanlısı, diğer kalan kısımı ise karşı olarak Türkiye'de yayın yapamaya dertlerini anlatmaya çalışır.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen olayını her kesim kendi gözüyle görmüş,"Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal" durumu ortaya çıkmıştır.

Tam da bu noktada  sağ basın olarak görülen  Yeniçağ gazetesinin  yazarlarından Selcan Taşçı Hamşioğlu yazısı gözümüze ilişti.

Selcan Taşçı Hamşioğlu bugün yayınlanan yazısında Metin Akpınar ve Müjdat Gezen olayında, özellikle Metin Akpınar'la iligli çok ilginç bir ayrıntı paylaştı.

Selcan Taşçı Hamşioğlu "Bu ne yaman ironi böyle" başlıklı  yazısının son kısmında " Müjdat Gezen ile Metin Akpınar'ın, adliye koridorlarında ellerinde küçük birer pet şişe su, bir tostla çekilmiş görüntülerini izlerken çok eski zamanlarda, bizden çok uzakta yaşanmış o trajik dönem geldi nedense benim aklıma.
Ve hatırlatmak istedim:Dünya, McCarthy'e de kalmadı sonunda!
"Örgütlü suç" suçlamasını duyunca ben...
SORU-YORUM
Metin Akpınar, madem ki "sanatçı müsvedde"siydi, 2010 yılında, dönemin Başbakanı, kendisini neden Dolmabahçe'de "sanatçılarla" yaptığı bal kabağı börekli, kruvasanlı "açılım kahvaltısı"na davet etti? "
dedi.

BU AYRINTIYI OKUYUNCA BİZ

Eyyy Yeniçağ bir sürü ıvır zıvır yazarı manşetlerine taşırken, yazarın Selcan Taşçı Hamşioğlu'nun yakaladığı bu ayrıntıyı neden manşetine almadın.

Ulusalcı gazete misin , Ulusal gazete misin? 


 

Editör: TE Bilişim