REZA diyor ki:

“Ben Zafer Çağlayan’a 45–50 milyon Euro rüşvet verdim”.

*

Peki Zafer Çağlayan ne yapıyor buna karşı?

Hiç. Hiçbir şey.

Susuyor. Sadece susuyor.

*

- “Sahtekâr” dediğimiz...

- “İftiracı” dediğimiz...

- “Amerikan ajanı” dediğimiz.

Reza adlı şahıs...

Hem de ta Amerikan mahkemelerinde...

“Ben Zafer Çağlayan’a 45–50 milyon Euro rüşvet verdim” diyor.

*

Fakat ne hikmetse...

Zafer Çağlayan bırakın ortalığı birbirine katmayı falan.

“Tıs” bile demiyor.

*

Mesela...

“Bu adam sahtekârdır, iftiracıdır, Amerikan ajanıdır” demiyor, diyemiyor.

*

Mesela...

“Bu şarlatanın tek kuruşu kursağımdan girmedi” demiyor, diyemiyor.

*

Mesela...

“Yahu bu alçağa mı inanıyorsunuz? Yapmayın, etmeyin” demiyor, diyemiyor.

*

Mesela...

“İspatla... İspatlamazsan müfterisin” falan da demiyor, diyemiyor.

*

Susuyor Zafer Çağlayan...

Sadece susuyor.

*

Gürültü yapmıyor... Öfkelenmiyor... Yumruğunu havaya kaldırmıyor... İsyan etmiyor... Meydan okumuyor... “Hodri meydan” çekmiyor... Hesaplarını açmıyor... “Hani nerede aldığımı iddia ettiği para” demiyor... Söz konusu parayı almadığını kanıtlamak için kılını bile kıpırdatmıyor... Dava bile açmıyor yahu dava!

*

Kısacası...

Zafer Çağlayan...

Bir iftiraya maruz kalmışlara özgü herhangi bir davranış içine girmiyor.

*

Neden acaba?

Gerçekten de...

Neden acaba?

Editör: TE Bilişim