Üstelik bunu emeği, emekçiyi rencide edecek bir dil ile manşetine taşıdı..

Kahyaoğlu'nun, siyasetten umduğunu bulamadığını ve güya "ne iş olsa yaparım" gibi uygunsuz bir üslupla bu asparagas haber mesnetsizce isnat edildi.

Kendini bilmez bu gazeteciye Zekai Kahyaoğlu'nun sevenlerinden, kamuoyundan tepkiler gecikmedi..

Yine Kahyaoğlu'nun kızı Tuğba Kahyaoğlu'da bu konuyla ilgili sosyal medyasında anlamlı bir yazı kaleme aldı..

Bizlerde naçizane etik haber anlayışı gereği ve insan onurunun önemini vurgulamak adına, Habererk olarak idealist duruşlarıyla kamuoyuna örnek bir aile olan Kahyaoğlu ailesinin her zaman yanında olduğumuzu deklare etme ihtiyacı hissettik!

Tuğba Kahyaoğlu'nun paylaşımı şu şekilde ;

“Ne iş olsa yaparım” nasıl bir manşettir yahu? Bu mudur gazetecilerimizin etik anlayışı? Böyle mi basına servis ediliyor insanların özel hayatlarındaki duyguları, düşünceleri, varlıkları ve yoklukları? Çok şükür ki aç, açıkta değiliz. Ama oladabilirdik. Bu kişi Zekai Kahyaoğlu değil de gerçekten aç, açıkta, yiyecek ekmeği dahi olmayan bir X kişisi de olabilirdi. O zaman o kişi hakkında da böyle bir manşet mi atılacaktı? Eğer atılsaydı rencide edici bir durum olmaz mıydı? Olurdu değil mi? Ama biz asla rencide olmuyoruz. Neden olalım ki? Ne iş olsa yaparım derecesinde bir durumda olmadığımız için olabilir mi? “Emekli” bir insanın uygun bir iş olursa çalışırım demesi ve ek gelir sağlamak istemesi gayet doğal bir durum değil mi? Bize doğal gelen sanırım gazetecilerimize doğal gelmemiş ki böyle bir manşet atıp böyle bir yazı yazmışlar. Acaba bu adam bunu okuyunca ne düşünür, nasıl hisseder? diye sorgulamamışlar. Onu rahatsız etmese de karısı, çoluğu çocuğu nasıl etkilenir asla dememişler. Neden dememişler? Gazetecilik böyle bir şey mi? Nasıl bir şey günümüz Türkiye’sinde biz de bilemiyoruz artık...

Ama görmezden gelinen bir şey varsa o da şudur: Zekai Kahyaoğlu varlığı da çok iyi gördü yokluğu da. Yokluğu neden mi gördü? Ne siyasi süreçlerde ne de sendikacılık süreçlerinde kimseyi yemeyip de hep kendi cebinden yediği için! Tüm hayatını, tüm mal varlığını bu sevdaya serdiği için! Tüm hayatını, kendisini ideallerine adadığı için! Çoğu gibi beş para etmez insanların bi taraflarını yalayıp kendi gururundan, onurundan ödün vermediği için! Eğer bunları yapsaydı şu an bolluk içinde olurdu, iş bakar vaziyette değil.

O yüzden biz ailesi olarak; iş arasa da aramasa da, varlık içinde olsa da yokluk içinde olsa da, siyasette bir makam mevki sahibi olsa da olmasa da onunla gurur duyuyoruz.

Ayrıca da maddi manevi hiçbir ihtiyacımızı eksik etmediği için, her zaman her koşulda bize destek olduğu için ona teşekkür ediyoruz...

Paranız pulunuz, makamınız mevkiniz sizin olsun. Pis siyasi emelleriniz sizinle olsun. Sizin kirlenmiş kalpleriniz karşısında bize vicdanımız yeter!

İşte o asparagas haber

Editör: TE Bilişim