Bugün 20 yıllık Ak Parti iktidarının tek rakibi var o da güvensizlik. Geçmiş yazılarımızda da değinmiştik. İhlaller hariç normal dönemlerde iktidarlar hep ekonomik sıkıntılardan düşmüş veya düşürülmüştür. Bu günkü ana muhalefetin Ak Parti ile yarışacak ne gücü var nede feraseti. Eğer bu iktidar ister erken isterse de normal gününde yapılacak seçimlerde kaybederse yine ekonomiye hakim olamadıkları için düşecektir. Bunu söylemek kehanet olmasa gerektir.

Düşünsenize, Ak Parti iktidarı talimatla Merkez Bankası politika faizlerini geçen ay 1 puan dün itibariyle 2 puan düşürüldü. Ne oldu…? Normalde politika faizinin düşürülmesi ile dolar kurunun TL karşısında düşmesi lazımdı. İhracatın artması lazımdı, piyasada bir rahatlama olması lazımdı. Halbuki hem geçen ay hem de dünkü Merkez Bankası politika faizlerinin düşürülmesi sonrası dolar zirve yapmaya devam etti.

Bunun tek nedeni iktidara güvensizliktir.

Bu gelişme karşısında dolar 9.55’e gelmiş, OECD Türkiye’yi gri listeye almış güvensizlik dolayısı ile içeride olduğu gibi dışarıda da devam etmeye başladığını gösteriyor.

Ak Parti iktidarı eğer Merkez Bankasını eskiden olduğu gibi rahat bırakırsa, iktidar eliyle para politikalarına müdahale edilmezse ekonomi kendi rayına oturacaktır.

Güvensizlik sadece ekonomide değil, siyasi arenada da Ak Parti iktidarına güvensizlik hat safhaya ulaşmış durumda. Düşünsenize iktidarı kayıtsız şartsız destekleyen kişi veya gruplardan iktidara yönelik salvolar devam ediyor.

Örnek mi istediniz..?

1-Abdurrahman Dilipak: son yazısanda bakın neler söylüyor:

Abdurrahman Dilipak, tarihin tekerrür ettiğini ama maalesef ibret alınmadığını belirtti. Dilipak; “Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki! Fildişi kulelerinde kurguladıkları dünyada yaşayan birileri, biraz da gerçeklerle yüzleşmekten korkularından, halkın güvenini istismar ederek, insanlardan kendi fantezilerine inanmalarını bekliyorlar” dedi.

Devamla; "Kılıçdaroğlu durup dururken konuşmuyor” diyen Dilipak, The Economist dergisinin kapaklarından örnekler vererek şöyle devam etti:

"Adamlar davul çala çala geliyorlar ya hu! İktidar sahiplerine sesleniyorum, sizi muhalefetle oyalıyorlar. Siz onlarla oyalanırken, başka yerden saldırıya uğrayacaksınız. Birileri içeriden dışarıdan, bu kış kartopları atacaklar, o kartopları yuvarlanıp bir çığa dönüştürülmek istendiğinde, işte o zaman yaşatılmak istenilenleri düşünün. Süreç başladı!. Övünmeyi, dövünmeyi bırakalım da, önce gerçeklerle yüzleşelim, sonra da yapmamız gereken, geç kalmış işlerimizi toplamaya çalışalım ki, bu işin ekonomik, siyasi, sosyal maliyeti çok daha büyümesin. Ne kadar geç kalırsa bu işin her anlamda maliyeti o kadar büyük olur. Bu gidiş gidiş değil, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz. Benden söylemesi. Dost acı söyler"

Evet Abdurrahman Dilipak bunları yazıp söylüyordu.

Başka…?

2- Cemil Çiçek; Halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi.

Cemil Çiçek bakın ne diyor..?

"Ülkemizin, en başta siyasetçilerin tövbeye ihtiyacı var" dedi, "Yani... yanlış ve hatalı yaptıklarımızdan pişman olduğumuzu... Üslup hatalarımızı... Bir araya gelmemiz gerektiğini... Samimiyetle itiraf edebilmeliyiz" ifadesini kullandı.

Devamla;

ÇİÇEK'İN TÖVBE ÇAĞRISI

Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Cemil Çiçek, Kasım 2021'de "Bize yargı reformundan önce insan ve ahlak reformu lazım", "Bize topyekun bir tevbe-i nasuh lazım" şeklindeki ifadeleriyle gündeme gelmişti.

3- TÜSİAD İKTİDARLA KÖPRÜLERİ TAMAMEN ATTI

Tüsiad Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, demokrasi ve laiklik vurgusu yaparak, "Farklı dil, din, ırk, mehzep, etnisite, sosyo-ekonomik kökenden insanlardan oluşan milleti düşününce, herkesi harekete geçirmek, herkesin katkısını almak, kimseyi dışarıda bırakmamak ancak demokrasi ve laiklik ile mümkün olabilir." diye konuştu.

Özilhan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:

Büyümeli ve kişi başı gelirimizi artırmalıyız. Çünkü herkes refah artışı ister. Büyümek için öncelikle makroekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyüme sürecini başlatabilmek gerekiyor. Bu doğrultuda en önemli adımlar, piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını güçlendirmek ve başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığını tartışma dışı bırakacak biçimde tesis etmektir

Başka söze gerek var mı…?

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE