Evde kalıyoruz sokağa çıkmıyoruz .

Hayatı ya TV’lerden yada sosyal medyadan takip etmeye çalışıyor kalan zamanımızı ailemize okumaya ve kendimize ayırıyoruz.

Dünya olarak olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

Olağanüstü yaşanan zamanlar normal olarak toplumlarda birlik ve dayanışma ruhunu en üst noktalara taşınan zamanlardır.

Çatlak seslerin en aza indiği yaşanan en önemli toplumsal soruna toplumun odaklandığı zamanlarda yaşıyor olmamız gerekir.

Bu davranış şeklini toplumumuz gösterir ve gereğini yapardı.

Çanakkale direnişimiz bir örnektir, şehitlerimizin doğum yerleri kahramanlık yapmak için birbiriyle yarışan askerlerimiz ölmeyi emir alacak bir birliktelik bir zor zaman birlikteliği davranışıdır.

Çanakkale savaşımız zamanında devletimizin yönetiminin bir zaaf içinde olduğunu gelişmiş emperyalist devletlerden çok geri bir yapımız ve halk yaşamımız olduğu gerçeğine rağmen müthiş bir birliktelik ruhu milletimize zafer getirmiştir.

Tabii akabinde İstiklal Savaşımız da zor zamanların davranış şekli olarak tanımlanabilir kaybettiğimiz durumda istiklal hareketine katılanlar çoğunlukla idam cezası ile karşılaşacaklarını biliyorlardı.

1999 Gölcük Depremi toplum olarak yaşadığımız olağanüstü bir durumdur. Resmi rakamlara göre 50 bin insanımızı kaybettik. Ekonomik olarak 100 milyar dolar maliyeti olduğu yazıldı söylendi. Tabi reelleşmiş rakamların daha fazla olduğu da toplumda yaygın bir kanıdır.

1999 Türkiye devlet yönetimi bir yamalı bohça olarak nitelendirilen ve Cumhuriyet tarihinin en kötü hükümeti olarak kabul edilen bir hükümet ile yönetiliyordu.

Fakat yine de yüksek bir toplumsal birlik olabildik, yoğun yardımlaşma ve dayanışmanın örneklerini gördük.

O zamanın zayıf hükümetine tüm toplum güvendi ve bir zaman içinde yaralar sarıldı etkileri minimuma indirildi.

Şimdiki zamanda da bir yaygın virüs salgını yaşıyoruz.

Sosyal hayatın durması, ekonomiyi ve üretimi çok etkiledi etkileyecekte.

Hükümetimiz halkımızdan bir yardım kampanyası yolu ile para toplama kampanyası başlattı.

Başlattı ama toplumun önemli bir bölümünün bu kampanyada toplanacak paraların harcanacağı yerlerden şüphe içinde olduğu, bir kısmının da toplanan yardım paralarının ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak yerine genel bütçeye aktarılacağından şüphelerini bildiriyorlar.

Bir güven sorunu olduğu çok açık.

Burada güvenmeyen mi hatalı yoksa güven vermeyen mi?

Tabiî ki güven vermeyeni incelemek lazım.

Fakat yinede yaşadığımız zaman dilimi birlik beraberlik ve dayanışma gerektiriyor.

Çadır yıkılırsa hep beraber altında kalacağız güneşli günler göreceksek de hep beraber göreceğiz.

Güvenilmezleri incelemeyi güneşli günlere saklayalım lütfen.