Kırım Tatarlarının Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin'in kararıyla bir gecede öz vatanlarından koparılarak insanlık dışı şartlarda sığır taşınan tren vagonlarına doldurularak Orta Asya'ya sürgün edilişinin 79 yıllı anılıyor.

Sovyet Kırım Tatar Sürgünü ya da diğer adıyla Kırım Tatar Soykırımı, Sovyet hükûmeti tarafından yürütülen ve Josef Stalin adına hareket eden NKVD Başkanı Lavrenti Beriya tarafından organize edilen 18-20 Mayıs 1944'te bazı kaynaklara göre 191.044 bazı kaynaklara göre ise 423,100 Kırım Tatarının etnik temizliği ve kültürel soykırımı olarak tarihe geçti.

Çoğunlukla kadınlar, çocuklar ve yaşlıların bulunduğu binlerce Kırım Tarar'ı üç gün içinde sınır dışı edilmek için insani şartlara uymayan koşullarda sığır trenleri kullanılarak bin kilometre uzaklıktaki sınırdan gönderildi.

SARGÜNÜN TARİHÇESİ

Kırım'ın 1783 yılında Rus İmparatorluğunca ilhakıyla birçok kez Rus devlet adamları tarafından sürgün kararı konusunda görüşülmüştü. II. Dünya Savaşı'nın 1941 - 1944 yılları arasında Alman işgali altında olan Kırım'da, Kırım Tatarlarının bu zaman içerisinde Almanlar ile "iş birliği" içinde olduğu gerekçe gösterilerek 1944 yılında Sovyet hükûmeti tarafından toplu sürgün kararı çıkarıldı. Stalin'in kararı 18 Mayıs 1944'te gece yarısı yürürlüğe konuldu ve 15 dakika içerisinde yataklarından kaldırılarak hayvanların taşındığı vagonlara doldurulan çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan 250 bin Kırım Tatarı, 3 günde aç susuz Orta Asya'ya sürgün edildi.

Nazi Almanyası'nın Sovyetler Birliği'ne karşı yürüttüğü, kısmen başarılı olan Barbarossa Harekâtından sonra, Alfred Rosenberg'in yönettiği Şark Bakanlığı aracılığıyla, işgal altındaki Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde Reichskommissariat Ukraine adlı bir yönetim birimi kuruldu. Eylül 1941 ile Mart 1944 arasında süren bu yönetim ile bölgede yaşayan halkların azınlığının iş birliği yapması nedeniyle alınan sürgün kararı, Kırım Tatarlarını toplu cezalandırmaya tabi tuttu. 

18 MAYIS 1944 EN ACI TARİH

Kırım Tatarları, 1941, 1942 ve özellikle 1944 yıllarında SSCB yönetiminin "Nazilere yardım etmeleri dolayısıyla" aldığı kararla Almanlar, Ermeniler, Bulgarlar, Yunanlar, İtalyanlar, Macarlar ve Rumenler gibi Kırım’dan sürgün edildi.

Sürgünün en büyük bölümü, 18 Mayıs 1944 tarihinde başladı. Bütün Kırımlı yerleşim yerlerine yönelik başlatılan sürgünde 32.000'den fazla NKVD birliği toplam 193.865 Kırım Tatarı'nı sürgün etti. 151.136 kişi Özbekistan SSC'ye, 8.597 Mari ÖSSC'ye, 4.286 Kazakistan SSC'ye, geriye kalan 29,846 kişi ise Rusya SFSC'nin çeşitli oblastlarına sürgün edildi.

Kaynaklarda, Mayıstan 10 Kasım'a kadarki süreç içerisinde Özbekistan'a sürülen Kırım Tatarlarından 10.105'inin öldüğü bildiriliyor. NKVD verilere göre ise yaklaşık 30.000 (yüzde 20) kişi, bir buçuk yıl içinde sürgünde öldü. Kırım Tatar aktivistlerin verilerine göre de nüfusun yaklaşık yüzde 46'sı bu zaman içerisinde hayatını kaybetti. Sürgün boyunca toplam nüfusun yaklaşık yüzde 45'inin açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle öldüğü biliniyor. Sovyet muhaliflerinin bilgilerine göre ise, pek çok Kırım Tatarı, Sovyetler Gulag sistemi tarafından yapılan büyük ölçekli projeler için işçi olarak çalıştırıldı.

Sürgün yaşayan Kırım Türklerinin ilk adresi Anadolu oldu. Rus çarlığının baskısı nedeniyle pek çok Kırım Tatar Türkü Osmanlı Devleti’ne sığındı.

KIRIM TATAR MECLİSİ AŞIRI ÖRGÜT SAYILDI

Stalin sonrası Ukrayna SSC'ye hediye edilen Kırım, 2014’te yarımadayı yasa dışı ilhak eden Rusya’nın kontrolüne geçti. 2. Katerina'dan beri vatanlarında kalmak için mücadele eden ve öz vatanlarından sürgün edilen Kırım Tatarlarının bugünkü lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım davasının pek çok önde gelen ismine Rusya tarafından Kırım'a giriş yasağı getirildi.

İsimlere getirilen Kırım'a giriş yasağının yanı sıra Kırım Tatarlarının iradesini temsil eden Kırım Tatar Milli Meclisi de Rus mahkemesi tarafından "aşırıcı örgüt" sayıldı ve faaliyetlerine son verildi. Rusya'nın yarımadayı ilhakı sonrasında pek çok Kırım Tatarı yurdunu terk etmek durumunda kaldı.

Kırım, Ukrayna Yüksek Şurası tarafında etnik kırım olarak kabul ediliyor. 16 Mart 2014’te yapılan ve dünya ülkeleri tarafından tanınmayan referandumun neticesinde gerçekleştirilen Kırım’ın Rusya’ya katılımından sonra sürgün edilen halkların itibarlarını iade etme süreci başladı. 21 Nisan 2014’te Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Ermeni, Bulgar, Yunan, İtalyan, Kırım Tatar ve Alman Halklarının İtibarlarının İadesi Edilmesini ve Bu Süreçte Devlet Desteğinin Gösterilmesini” öngören 268 No’lu kararnameyi imzaladı. 11 Ağustos 2014’te Rusya Federasyonu Hükûmeti’nin kararıyla “Kırım Cumhuriyeti ile Sivastopol Şehrinin Sosyo-Ekonomik Geliştirilmesi” adlı federal program kabul edildi.

2022’ye kadar uygulanması planlanan program, Kırım Tatarlarının ve Kırım’ın sürgün edilen diğer halklarının sosyo-ekonomik, millî-kültürel ve manevî gelişimini, cumhuriyette milliyetler arasında ilişkilerin uyumlu hale getirilmesini öngören bir takım önlemleri içeriyor. 18 Mayıs, Kırım Cumhuriyeti’nde "sürgün kurbanlarını anma" olarak kabul edildi. Bu tarih, 1993’te Kırım Yüksek Sovyeti’nin kararıyla belirlendi. 3 Mart 2015’te ise Kırım Cumhuriyeti kararıyla Kırım’ın çok uluslu halkının kaderinin ayrılmazlığı ve anı günü olarak kabul edildi.

ÖZ YURTLARINA DÖNMEK İSTİYORLAR

1944 sürgününün acısını 79 yıldır hafızalarında canlı tutmaya çalışan Kırım Tatarları, öz yurtlarına dönmek ve topraklarını almak için mücadelelerini sürdürüyor. Ancak Ukrayna’da yaşayan ve bu mücadeleyi diplomatik olarak uluslararası alanda sürdüren Kırım Tatarları, Rusya'nın Ukrayna’da başlattığı savaş nedeniyle zorluklar yaşıyor.

Rus ordusunun saldırılarından kaçan Ukrayna'daki pek çok Kırım Tatar Türkü, ülkesini terk ederek, yine Türkiye ve başka ülkelerde yaşamak zorunda kaldı.

Kırım Tatar aktivistler sürgünün soykırım olarak tanınması için çağrıda bulunurken, Glasnost ve Perestroyka politikalarının sonuçlarından biri olarak 15 Kasım 1989’da SSCB Yüksek Sovyeti, Kırım Tatarları ile diğer halkların sürgününü kınadı, "yasa dışı ve cinai" olarak kabul etti. 1990 yılından itibaren Kırım Tatarlarının Kırım Yarımadasına dönüşleri kısmen de olsa başladı.

Editör: Yadigar Hanım