Ağustos sıcağında harman yerinde doğurdu anası.
Köyün en yaşlı kadınına haber vermişler öyle doğdu.
Kavrulan toprak ve sap saman arasında dünyaya gözlerini açtı.
Harman yerinde dedesi kulağına ezan kamet getirdi adı Hüseyin.

Toz toprak içinde geçti çocukluğu oyuncak falan görmedi.
Yazın kuzular kışın ağıllar onun için iş değil oyundu.
Yüzü yandı saçları alafranga okulla başladı okudu.
Yolları bozuk şehre çok uzak yerlerdeydi Hüseyin.

Beş koyun sattı babası şehre götürdü okutturmak için.
Talebeler içinde kendini biraz garipsedi, talebeler de onu.
Ama aldırmadı herkesle kaynaştı ve derslerine sıkı çalıştı.
Lisede sağcı solcu diye kavgalarda hep barıştırandı Hüseyin.

Okuyordu her önüne gelen kitabı dersler çıkartıyordu.
Kitaplar onu doğru ve yanlış arasında hep düşündürüyordu.
Aklını kullandı doğruyu kendisi tecrübeler ile bulmaya başlamıştı.
Bir gün olaylar içinde taraf olmak zorunda kalmıştı Hüseyin.

İki taraf birisi sömürüye, haksızlığa karşı savaş veriyordu.
Diğeri de fakir çocuğu ama milli mukaddesat diyorlardı
Aslında iki taraftaki arkadaşlarının hiç birisi fena çocuk değillerdi.
Zulme karşı savaş verecekti istikbalini kazanmadan Hüseyin.

Okulda olaylar çoğaldı ve başka bir okula sürgün gitti.
Orada hiçbir guruba katılmadı hep derslerine çalıştı.
Ama öğretmeni ona takmıştı notları düşük ve hep cezalı.
Bu ayrımcılığı bir türlü hazmedemiyor isyan ediyordu Hüseyin.

Memleketine gidemiyordu anasına babasına ne diyecekti?
Ben başaracağım, diyor ama bir türlü kendini derslerine veremiyordu.
Kafasına koymuştu, mutlaka başaracak ve halkına hizmet edecekti.
Bir gün kaldığı ev basıldı ve yaka paça karakola ve hapse girdi Hüseyin.

Suçunu bilmiyordu, hep itham ediliyordu ve örgüt üyesi diyorlardı.
Aslında o hep haklıdan yana olmuş, haksızlığa karşı mücadele vermişti.
Onun vatan sevgisini, insan sevgisini görmek bile istemiyorlardı.
Sorgusuz sualsiz aylarca hapis yattı ve hızlı bir militan olmuştu Hüseyin.

Hapishane onun için bir mektepti, hep okuyor araştırıyordu.
Arkadaşlarıyla bazen tartışıyor ve doğruda birleşilmesini söylüyordu
Onu dinleyen yoktu, söylenenleri kabullenmesi isteniliyordu.
Haksızda değillerdi ama söylediklerinin çoğuna katılmıyordu Hüseyin.

Zulme, zalime, haksızlıklara karşıydı ama emperyalizme de karşıydı.
Ne olacaksa milleti yapmalı, aydınlanmalı ve güzel bir düzen kurulmalıydı.
Hep hayallerinde kalan ideallerini bir türlü gerçekleştirecekti.
Onu kimse dinlemiyordu, karşı devrimci diye dışlandı Hüseyin.

Amcasının oğlunun okuduğu okula gitti Hasan ile görüşecekti.
Hasan hep onu sorguluyor ve suçluyor düşmanca davranıyordu.
Oysa ikisi de aynı kandan geliyorlardı, çocuklukları hep birlikteydi.
Kendini dünyada yalnız hissetmeye başladı Hüseyin.

Bir cunta geldi bütün öğrenciler karakollara işkencelere çekildiler.
Sağcı solcu demeden hepsi aynı kefedeydi ve kan kusuyorlardı
İşkence gören bir sağcının yarasını sarıyor ve moral veriyordu.
Kendi gördüğü işkencelere aldırmıyor sabrediyordu Hüseyin.

İşkenceciler işkence yapınca sağcı tutuklularda ona üzülüyorlardı.
Bazen yaralarını sarıyorlar ve bir birlerini teselli ediyorlardı.
Oysa düne kadar bir birlerine karşı ölümüne mücadele vermişlerdi.
Bütün bu yaşananlara tahammül kalmamıştı isyanlardaydı Hüseyin.

Ceza almıştı ilgisi olmadığı suçtan Hapishaneye yollandı.
Her iki tarafta düşündü ve gerçekleri görmeye başladılar.
Sağın aşırısı dışarda, solun aşırısı vatanı satma peşindeydi.
Aşırılar olmasaydı birlikte ülkeye hizmet ederdik dedi Hüseyin.

Yıllar sonra hapisten çıktı ve etrafında hiç kimseler yoktu.
Utancından köyüne gidemedi ve bir fabrikaya girdi çalıştı.
Bir gün patronunu tanıdı eskiden yoldaştılar üzüldü.
Solcu patron sağcı işçi, bu nasıl iş dedi Hüseyin.

Yaşlandı torun sahibi oldu, maziyi düşündükçe ah çekti.
İktidarlar, değerler değişti o hep aynı düşüncedeydi.
Eski aşırı solcular ve aşırı sağcı dinciler birlikteydiler iktidardılar.
Bunaldı, yüreği sıkıştı, kahrolsun emperyalizm dedi Hüseyin.

Din pazarlandı, maneviyat sömürüldü, yeni şeyhler çıktı.
Yarım imanlılar bunları görünce tamamen dinden çıktı.
Vatan haini ile vatanseverler diye ülke ikiye bölündü.
Amcasının oğlu Hasan ile artık birlikte mücadele verdi Hüseyin.

Hasan ile Hüseyin birdiler, kandılar, candılar artık yoldaş oldular.
Gerçekleri ömrün en güzel çağlarında görmüş ama çok yanıldılar.
Hayatın gerçekleri onları doğru düşünmeye sevk etti,
Yarım kalan yerden devam be emmioğlu dedi Hasan ve Hüseyin.

Haksızlığa zulme başkaldırdılar, birlikte omuz omuza zalime karşı.
Zulmün dorukta olduğu zamanlar bile susmadılar haykırdılar.
Bir el geldi ikisini de yine işkenceler ile zindana attılar.
Solcu Hasan’a dinci, sağcı Hüseyin’e ırkçı bölücü dediler.
Yalan gemisine binenlere acıdılar Hasan ve Hüseyin.

Ahlaksızlık diz boyu, namussuzluğu şeref saydılar.
Yalan saltanatı sallanmaya başladı, zulüm zirveye çıktı.
Zalimler çaldılar, soydular yurt dışında mekânlar edindiler.
Kaçmalarına fırsat vermeyecekti Hasan ve Hüseyin.

Zindanda okuyorlar düşünüyorlar ve çözüm üretiyorlardı.
Çocukları yeniden Milli Mücadele için Kuvvayı Milliye diyorlardı.
Bizden geçti dediler, bizim nesilde bitmeyen umut vardı.
Muştusu ufukta zafer naralarının dedi Hasan ve Hüseyin.