Anne olmak yenilmez bir savaşçı olmaktır bir anlamda. Ne kadar zor durumda olursa olsun asla çaresiz hissetmemektir. Anne olmak aynı anda birden fazla şeyi düşünmek, akıl süzgecinden ve kalp denen limandan üzüntü ve sevinci aynı anda yaşama yeteneğine sahip olabilmektir.

Anne olmak; kimi zaman kum torbası, kimi zaman mendil, kimi zaman liman, kimi zaman can simidi olmaktır. Anlaşılma ümidi ve azmi ile bir ömür boyu mücadele etmektir.

Empati duygusu genel anlamda kadınlarda daha yüksekmiş ve ben bunu da annelik içgüdüsüne bağlıyorum. Bu yüzden de "lütfen sessiz olun annesi olan var olmayan var " gibi mesajları bile paylaşan kişi kadınsa ciddiye alıyorum. Ona da içimden "ah ve güzelim, bırak da bağıralım" Popo silmek, ütü yapmak, az yiyene "bir kaşık daha yavrum" çok yiyene "anneciğim yeter, bari ekmek yeme" diyerek yemek yemeyi unutmak, "bu tuvalete en son kim girdi" diye söylene söylene temizlik yapmak, işe giderken dışarıya terlikle çıktığını fark etmeyecek kadar kendinden geçmek, "evladım birbirinize neden vuruyorsunuz" diyerek öpücük dağıtmak, "anne ablam üzerime düştü" cümlesini normal karşılayabilmek ve "çocuğum dikkatli gez" cevabını verebilmek eylemlemleri bağıra bağıra kutlamayı hak ediyor. Bırak da bir gün de sesimiz çıkıversin" diyorum.

Biliyorum ki, her kadın doğuştan annedir. Biliyorum ki dünyanın en büyük acısı evlat acısıdır ama evlat sevgisi de dünyanın en muhteşem duygusudur.

Günün birinde biz de annesiz kalacağız, evlatlarımız da bizsiz. Hatta belki evlatlarımız bizden önce gidecek ve nasipte varsa şehit bile olacaklar. Ben isterim ki, bu acıyı yaşasam bile herkes bağıra bağıra kutlasın. Benim anneler günümü de kutlamaya devam etsin herkes.

Öyle mutsuz, öyle sıkıntılı, öyle acı dolu bir dünya ki burası insan en ufak mutluluğu bile israf etmemeli. Fırsat bulduğu her anı kutlamalı, her fırsatta gülümsemeli, gülümsemek ve gülümsetmek adına önüne çıkan her bahaneyi değerlendirmelidir. Tanrı elbette bu dünyaya sadece yan gelip yatmak için göndermedi bizi, illaki bu hayat yolunda yorulup durulacağız ama bizi yoran sorunlarımızın tüm sevinçlerimizi frenlemek adına bir yas sebebi olmasına izin vermek insanoğlunun en büyük ahmaklığı olmaz mı ?

Kendi derdini dünyanın en büyük derdi sanıp etrafına kör olan bencillik ile kendi derdinden annesini, karısını yahut sevgilisini ufacık bir sürprizle mutlu etmeyi unutan bencillik aynıdır. Çünkü ihmal ettiği o insanlar tarafından asla ihmal edilmeyen de o aynı bencil yürektir aslında.

Demem o ki, anne olan olmayan, evladını toprağa veren yahut evladının hayrını bugün de bile göremeyen ama buna rağmen geçmişi düşünüp gülümsemeyi bilen, evladı doğduğunda mutluluktan şehit olduğunda gururla karışık hüzünden gözyaşı döken, işinin yada kayıplarının derdinden kendilerini unutmuş evlatlarına yine de darılmayan tüm annelerin, eşlerinin "sen benim annem misin yahu ?" cümlesiyle incinen ama sevmekten vazgeçmeyen, evinde çocuğu olmasa da sokakta ki çocuklara anne şefkati ile bakan, öğrencilerine yalnızca öğretmen değil anne de olan, balkonunda ki çiçeklere evlat gibi bakan, evinde ki kedisini yahut köpeğini "çocuğum" diye seven tüm kadınların ANNELER GÜNÜNÜ BAĞIRA BAĞIRA KUTLUYORUM. KIZLAR, İNANIN BANA TÜM KAYIPLARIMIZA RAĞMEN BU DÜNYA BİZİMLE GÜZEL.