Beyrut, güzeller güzeli şehir. Kültür, tarih ve denizin buluştuğu medeniyetler şehri. Dostlarımın yaşadığı, benim için de çok özel bir şehir. Sorunları bir türlü bitmeyen ve bitecek gibi de görünmeyen şirin bir liman şehri.

Ortadoğu'nun, problemleri ve protestoları bitmeyen, güzel insanların ülkesidir Lübnan. Her 2-3 senede bir patlamaların yaşandığı, siyasi cinayetlerinin sürpriz olarak karşılanmadığı farklı bir ülkedir. Tam 16 yıl süren iç savaşın yaşandığı ülkenin üzerinde, her daim başka ülkelerin baskısı ve müdahalesi yaşanmıştır.

Hizbullah ve İsrail çatışmaları yıllarca tüm Ortadoğu'yu diken üstünde oturtmuştur. Böylesine kültürlü insanların yaşadığı bir ülkenin, terörün merkezi olarak anılması ne kadar acıdır. Her yaşanan patlamanın bir yerinde, mutlaka "Hizbullah mı acaba? " sorusu getirir akıllara.

Aynı geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan patlama gibi. Evet! Patlayan maddenin bir başka hikayesi var ama bana 1 kg amonyum nitrat verseniz ve bunu 2 saat sakla deseniz, inanın sizden uzaklaşır ve bir daha yüzünüze bakmam ki; 2570 Ton amonyum nitrattan bahsediyoruz.

Sözüm ona Mozambik'e gidecekmiş malzeme ama gemi personeli paralarını alamadı diye Beyrut Limanı'na demirlemişler ve malzeme limandaki depolara alınmış.

Gerçekten Mozambik'e mi gidecekti?

Bu patlama yaşanmasaydı, hangi ülkelerde patlamalar yaşanacaktı?

Yıllar önce yaşanan HSBC önündeki patlamayı hatırladınız mı?

Hani bir kaç farklı yerde de yaşanan o acı patlamalardan bahsediyorum. Kullanılan malzeme ne idi hatırladınız mı?

Amonyum Nitrat idi.

Kim kullanmıştı peki?

El Kaide örgütünün intihar saldırılarını gerçekleştiren teröristler.

Peki ne alakası var diyeceksiniz?

Bu sene başından itibaren El Kaide ve Hizbullah beraber hareket etmeye başladılar ve bu birlikteliğin ışığında, Hizbullah'ın askeri eğitim veren yöneticileri, El Kaide'nin elemanlarına eğitim vermeye başladılar. Ayrıca lojistik destek de tabii ki.

Peki Beyrut Limanı kimin kontrolü altında?

İşte o depolanan ve neden olduğu açıklanamayacak olan 2570 Ton Amonyum Nitrat ın gideceği yer de El Kaidedi. Bu uyarı, Haziran ayı sonunda istihbarat örgütleri tarafından açıklandı ama bunu da görmek istemeyen siyasilerimiz, farklı konularla boğuşmak suretiyle kimsenin dikkat vermesini de istemediler.

Lübnan'da 3 aydır ekonomik kriz nedeniyle protestolar devam ediyordu. Şimdi ise bu protestolara bomba eklendi. Suların durulacağı da görülmüyor. Böyle bir durumda, sorunun temelini bilmeden yardım ve destek mesajları doğru değildir. Yapılması gereken sadece şudur; bir limanımızı geçici süreliğine, Lübnan devletine kullanması için teklif etmek olabilir. Bundan fazlası, sonra rezil olabileceğimiz bir şovdan öte değildir. Amerika ve İngiltere'nin himayesi altında bulunan terörist örgütlerin yaşadıkları sıkıntı için bırakın destek vermeyi, kafamızı bile o yöne çevirmememiz gerekmektedir.

Sonuç olarak, bazı ülkeler vardır ki; kuruluş şekli ve bulunduğu konum nedeniyle, burnu pislikten çıkmayacaktır. Lübnan böyle bir ülkedir. Irak'a yaşanan ilk sorunlardan itibaren, yani lise yıllarımdan bu yana hep derim; "Ortadoğu bir bataklıktır. Gireni içine çeker ve yok eder". Derhal bu bataklıktan uzaklaşmak ve sırtımızı dönmemiz gerekmektedir. Devletle arası resmi ve akla mantığa sığabilen desteklerden ötesi, adınızın terörle alınmasını sağlar.

Benden uyarması!