İnsanlığın baskı, zulüm, işkenceden çektiği; acı, cefa, ölümler sonucunda çözüm diye ürettiği asırlık birikiminin herkese güvenlik şemsiyesi olan demokratik hukuk devletini yok etmek, dünümüze ihanet, bugünümüze zulmet, yarınımıza karanlık bir sirayet olur.  Demokratik hukuk devleti herkes için sığınılacak en salim limandır. Yok edilmesinde fayda umanların dahi zararına olacaktır. Adalet herkese lazımdır. Unutmayalım ki; Adalet kördür ama karanlıkta da görür.

Şu içerisinde olduğumuz iklime bir bakın.. Her yerde adaletsizlik, her alanda hukuksuzluk, her işte keyfilik ve sorumsuzluk var. Yıl 2020... Toplumda yokluğundan şikayetle, talep edilen şeyler demokrasi, hukuk, adalet, işkencenin son bulması, adil yargılanma vb. Bu çağda bunların isteniyor olması trajikomik değil mi? Çağdaş toplumlar bu konuları çoktan halletti ve yönetiminin temeline yerleştirdi. Yani, yeni keşif ve icatlara da gerek yok. Çözüm de belli;  denenmiş, test edilmiş faydalı olduğu kanıtlanmış  mevcudun aksine masrafsız ve kolay denetlenebilir, hesap sorulan/verilen parlamenter sistem. Toplumsal barış, huzur ve güveni temin ile, insani ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak sonuçları itibariyle çok daha kârlı.

Toplumlar için hukuk ekmek, adalet de oksijendir. Adaletin olmadığı yerde hiç kimsenin hukuki  güvenliği olamaz. Güvenlik olmayan yerde de, kişisel ya da mali varlığın değeri kalmaz. Bir gece sabaha karşı evinizden alınır kodese konur, malınıza mülkünüze de pekala elkonulabilir. Böyle bir ortamda sermayedar yatırım yapmaz, istihdam yaratmaz, vergi vermez. Hatta fırsatını bulup dışarıya gitmeyi kafasına koyar ve gider.. Sonuçta yetersiz sermayesi kamuda israf ve yolsuzluğa meze olan çarpık ekonomik düzen iflas eder.

Hukuksuzluğa karşı olmak, adaletsizliğe itiraz etmek için insan olmak yeterlidir. Hangi siyasi mahalleden olursa olsun, başkasının hakkını, hukukunu savunmak erdem değil, asgari insanlık görevidir. Meşrebi, mezhebi, mahallesi ne olursa olsun artık tüm toplum kesimlerinin, herkesin haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe itirazını daha yüksek perdeden seslendirmesi gerekir. Adalet oksijen gibidir, varlığı fark edilmez ama yokluğu öldürür. Toplumdaki boğulma hissinin yaygınlaşması, özgürlüğünün kısıtlanmasına dair inancın ağırlaşması bundandır.

Çözüm her şeye rağmen hukuk içerisinde olacaktır. Hukukun üstünlüğüyle, bağımsız adil yargıyı esas alan yeni bir toplumsal sözleşme yapılmalıdır. Bu da PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEMİN inşasıyla mümkün olacaktır. Sürekli kan ve oy kaybeden iktidar ve yancısı dışında kalan ve artık çoğunluk olmuş muhalefet cephesinin siyasi görüş farklılıklarını seçim arefesine bırakıp derhal bu temelde yürümesi gerek. Tek adam sistemine kamuoyu desteğinin düştüğü, iktidar partisi içinden 2.kez muhalif bir partinin çıktığı bu iklimde genişleyip güçlenecek parlamenter demokrasi cephesinin bu fırsatı iyi değerlendirmesiyle toplum rahatlayacak, huzur ve güvenli yarınlara umut artacaktır.