FETÖ paralel devlet yapılanmasının ardından şimdi de ‘Sedat Peker paralel devlet yapılanması’ ortaya çıktı. Demek ki bu iktidar FETÖ olayından ders çıkarmamışa benziyor. İktidarın yaptığı şudur. Kim olursa olsun hedefe ulaşırken her türlü gayri kanuni yapıdan da olsa yardım almak gibi bir alışkanlığı oluştu. FETÖ olayında rahmetli Kamer Genç’in TBMM kürsüsünden Ak Partilileri açıkça uyarmasına rağmen FETÖ yapılanmasına göz yummuşlardır. Yine 2004 yılında MGK Kararını yok saydılar ve yine FETÖ yapılanmasını görmezden geldiler. 12 Eylül 2010 yılında yapılan referandumda FETÖ’cülerden büyük yardım aldılar hatta Fetullah Gülen bir açıklama yaptı; Mezardakileri kaldırın bu referandumda ‘Evet’ oyu verdirin diyebilmişti. 17/25 Aralık olaylarından sonra İktidarla FETÖ’cülerin arası açılmaya başladı ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar işi vardırdılar. Yılanla çuvala girerseniz elbette yılan sizi sokacaktır. Bundan daha tabii sonuç olabilir mi?

Şimdi ise Sedat Peker ve ekibinin devlet içinde yapılanmasına göz yumuldu. Neden? Çünkü seçimlerde kullanılabilecek çok güzel bir manivela idi. Nitekim 2018 Cumhurbaşkanlığı seçim mitinglerinde Sedat Peker’e koruma verildi ve birçok vilayette miting ve konuşma yapmasına yardımcı olundu. Önemli olan Sedat Peker’in bir suç örgütü lideri olması değil, önemli olan seçimlerde sonuç almak olunca her türlü illegal yapılanmadan yardım almak mübahtı!

Sedat Peker’in şu ana kadar yayınladığı 6 adet video paketi ortada. Pislik paçadan akmaya başladı. Paçaları ne kadar iple bağlamaya çalışsanız da sızıntı devam ediyor. Pis kokular tüm Türkiye’yi sarmış durumda. Şu ana kadar vatanına milletine bağlı cesur bir savcı çıkıp bu videolarda iddia edilenlerin doğrumu yanlış olduğuna dair soruşturma açmadı. Uzun bir süredir herkes koltuğundan korkuyor. O nedenle devletin işlemesi gereken kurumları işleyemez hale geldi. Dolayısı ile ikinci bir devlet yapılanması hatta bundan sonra üçüncüsünü de görebiliriz. Devletin ayarı bozuldu. Atanmış memurlar seçilmiş siyasilere küfreder ve hakaret eder duruma geldi. Hukukun olmadığı toplumlarda anarşi ve kargaşa vardır.

Ama burada belirtmek durumundayım ki Şanlıurfa’da görevli bir savcı çıkıyor. Türkiye’deki başka kanunsuzluklardan ve hukuksuzluklardan söz ediyor. Savcı anında görevden el çektiriliyor. Dolayısı ile diğer savcı ve hakimler de korkularından seslerini çıkaramıyorlar. Herkesin kurulu bir düzeni var. Çoluğu çocuğu var. O nedenle susmayı tercih ediyorlar. Halbuki Türkiye’de her şey kural ve kaidesine uygun işlese bu ülkede çok cesur ve vatanperver savcı ve hakimlerin olduğuna eminim. Ama onlar da yarınlarından emin olmadıkları için susmak durumunda kalıyorlar.

Şanlıurfa Viranşehir Savcısı Eyyüp Akbulut ; Sokağa çıkma yasağı, maske takma mecburiyeti ve seyahat etme yasaklarının hepsinin de hukuka aykırı olduğunu söylemişti.

Akbulut, yayınladığı videoda, "Aşı ikna timleri kurulup insanlar aşılanıyor ve onay belgesi isimi altında bir belge imzalatılıyor. Benim incelediklerimde biyotıp sözleşmesi, hasta hakları yönetmeliği gibi mevzuatın ön gördüğü koşulları sağlayan ibareler o metinlerde yer almıyor. Bu metinler hukuken çöp. Aşının prospektüsünde yer verilen yan etkiler, ikazlar dahi o metinde yazmıyorken, ortada aydınlatılmış rıza var denilemez." diye konuştu ve konuyla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı.

Bu yürekli ve cesur savcı anında HSK tarafından görevden el çektiriliyor. Ama öbür tarafta Sedat Peker’in oluşturduğu “İkinci Paralel Devlet Yapılanması” soruşturma konusu dahi yapılmıyor. Sedat Peker’in videolarla ispatlarıyla ortaya döktüğü pisliklerin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Devlet erki kullanılarak kendi leyhlerine olacak şekilde operasyonlar yapılıyor. Ama atalarımız ne güzel sösler söylemişler. “Güneş Balçıkla Sıvanmaz” , “Mızrak Çüvala Sığmaz”, “Bıldır Yediğin Hurmalar Gelir Bir Gün Bir yerlerini Tırmalar” demişlerdi. Başka söze gerek var mı?

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE