Sosyal medya hayatımıza girdi gireli meşhur olmak da kolaylaştı. Yıllarca bilim alanında dirsek çürüten bir profesör sadece ilgili bilim insanları tarafından tanınırken ve çok başarılı bir iş insanı sadece ilgili sektör tarafından tanınırken, hiç bir akademik başarısı ve/veya belki lisans diploması bile olmayan bir kişi hayatımıza girip çok meşhur olabiliyor. 

Yıllar yıllar önce sosyal medya olsaydı ne olurdu acaba? Koç, Sabancı, Doğan Medya, Anadolu Grup ve Eczacıbaşı gibi devlet desteği ile gücüne güç katmış gruplar, o kadar tek tabanca bir düzen kurabilirler miydi? Sosyal medyanın gücünü iyi kullanan küçük ama vizyoner firmalar, onların tekerine çomak sokarlar mıydı? Bugün dünyadan bihaber Kuzey Kore halkının Dünya Şampiyonu olduklarını zannettikleri gibi, biz de millet olarak 80'li yıllarda, ihracat ve ithalatı yapabilmek için çok büyük olmamız gerektiğini düşünüyorduk. Acaba o yıllarda sosyal medya olsaydı ne olurdu diye düşünmüyor değilim doğrusu. Gerçi babam o yıllarda da dış ticaret ile uğraşıyordu da, ben o yaşlarda bile dış ticarete öcü gibi bakmıyordum. 

2002 yılında FIFA Yardımcı Hakemi olarak görev yapma şerefine nail oldum. Bu kadar detaylı maç sonrası pozisyon incelemelerinin ilk yıllarında, Süper Lig'de görev yapmaya başlamıştım. Şimdi düşünüyorum; en azından haklı olduğumuzu ispat edebildik verdiğimiz kararlarda ama ağabeylerimiz haklı olduklarını yıllarca ispat edemediler ve onlarca iftira ve hakarete rağmen başarıyla görevlerini yapmaya devam ettiler. Bizim için aslında her şey daha kolaydı diye düşünmüyor değilim açıkçası. 

Eskinin siyasileri iki şeyden korkardı; birincisi asker, diğeri basın! Zamanın medya baronu Aydın Doğan, dönemin Başbakanı ve Bakanlarını robe de chambre ile karşılardı evinin kapısında. İstediklerini yazarlar ve onların yazdıklarına halk inanırdı. Sosyal medya çıktı ve gazetelerin bir hükmü kalmadı. Parmağı klavyeye basan, biraz da edebiyattan anlayan herkes -ben de dahil- halkın ağzından doğruları yazabiliyoruz. Siyasiler de kendilerini ifade edebiliyorlar ve sosyal medya yardımı ile sokağı dahi yönetebiliyorlar. Eskiden siyasilerin de işi zormuş anlaşılan.

Sosyal medya hayatımıza girdi gireli, herkesin fikrini kısa bir zaman dilimi içinde öğrenebiliyor ve algı süzgecimizden geçirip, ihtiyacımız olan bilgileri kullanabiliyoruz. Ancak, o kadar fazla özel hayata müdahale oluyor ki; bazen kantarın topuzu kaçıyor ve mahkemelere taşınabiliyoruz.

Gelelim konumuzun başına; sosyal medya çok ilginç bir yer. Zaman zaman sadece meşhur olmak için. Bazen de para kazanabilmek için sosyal medya fenomeni olmaya çalışan milyonlar var. Ancak, arabasının arka koltuğuna yayılarak konuşan o adam farklıydı. Anadolu insanın hicvini kullanışıyla, bize bizi anlatıyordu. Mahalle kültürüyle büyümüş bizlerin, çocukluk yıllarımızdaki ağabeylerimiz gibiydi. Gittiği doktoru yüceltiyor ve koyduğu teşhisi, büyüdüğü sosyal ortamıyla paralel bir benzetme ile dışavuruyordu. Belki ilk başta kamera çekmezken söyledi ve arkadaşları çok komik bulunca tekrar etti ama nasıl olursa olsun, aynı saflıkta ve samimiyette idi.

Hülasa zor günler yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Yüksek kiralar ve personel maaşı ödeyen esnafın durumunu düşünüyorum, ithalat ve ihracat yaparak ayakta duran iş insanlarının durumunu düşünüyorum, yevmiye ile çalışan ve kazandığı üç kuruş ile evine bakmak zorunda olan insanımızın durumunu düşünüyorum da, galiba o arkadaşın doktoru aslında hepimiz için teşhisi koymuş; incınmışız!