Cumhurun baş sorunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünyanın bilinen en büyük yolsuzluk iddialarının intikamını almak için savaş açtığı cemaate yakın gruplardan, gazete ve televizyonlarını 1 Kasım Seçimleri öncesinde susturmaya çalıştığı Koza-İpek Grubu'na fiilen el koydurdu. Bugün gazetesi ve Kanaltürk dahil grubun tüm şirketlerinin yönetimleri AKP komiseri özel yetkili hakimliklerden biri tarafından kayyuma devredildi. 

Erdoğan'ın 17-25 Aralık soruşturmalarının intikamını almak için cemaate savaş açarak, yaptığı konuşmalarla sürekli "paralel devlet" ve terör örgütü diye suçlamasının, Kırmızı Kitap'a tehdit diye sokturmasının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cemaate ilişkin soruşturma başlatmıştı. Savcılık iddianameyle cemaati "Fetullah Terör Örgütü" (FETÖ) diye terör örgütü ilan etmiş, Gülen'in de ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanmasını istemişti. Savcılık soruşturma kapsamında Kanaltürk ve Bugün TV dahil 7 kanalı anayasa suçu işleyerek Digiturk, Tivibu ve Kablo TV'den çıkarttırmıştı.

Aynı soruşturma kapsamında yaptığı alındığı tahmin edilen karar bugün ortaya çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer, İpek Koza Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına karar verdi.

FUAT AVNİ'NİN İDDİASI DOĞRU ÇIKTI

Kayyım atanmasına ilişkin karar için "kuvvetli suç şüphesinin varlığı" gerekiyor. Kayyum atamasına ilişkin karara itiraz İpek-Koza'nın itiraz etmesi beklenirken Twitter'daki "Fuat Avni" hesabından, Dağlıca ve Iğdır'daki terör felaketinin ardından çığ gibi yükselen tepkilerin ardından Erdoğan'ın, el koyma için bahane yaratmak amacıyla kumpas çalışmalarının başlatıldığı, işin başına Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nın getirildiği, Cemaat Medyası, İpek Grubu, Sözcü ve Taraf Gazetesi ile Doğan Medyası'na el konulacağını yazmıştı. Koza İpek Grubu'na el konulmasıyla birlikte iddia da doğrulanmış oldu.

ERDOĞAN'I BORAZANI YAPACAKLAR

Şirketlere kayyım olarak AKP'nin ve sarayın adamlarının atanmasına; Kanaltürk, Bugün TV ve Bugün gazetesinin devasa iktidar medyası yetmiyormuş gibi iktidar medyasına dönüştürülmesine, bu yayın organlarının da her gün ekranlardan topluma kin ve nefret tohumları eken Erdoğan'ın ile AKP'nin borazanı haline getirilmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Zaman'dan Ayşegül Parıldak'ın haberine göre; Koza-İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, geçtiğimiz gün yaptığı açıklama ile, “Şirketimiz nezdinde Maliye Bakanlığı Vergi  Denetim Kurulu müfettişlerince 2009-2010-2011-2012 ve 2013 hesap dönemlerini kapsayan tam inceleme çalışmaları sonuçlanmıştır. 2010 yılında yapılan yatırım miktarının 2010 yılında değil 2011 yılında vergiden düşülmesi gerektiği şeklinde bir yorum yer almıştır. 2010 yılına ait vergi cezası tahakkuk ettirilmiştir. Bu husus dışında hiçbir olağandışı durum tespit edilmemiştir” demişti.

HAKİM TANIDIK

Hakim Yunus Süer daha önce Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği gerekçesi ile tutuklanan avukat Umut Kılıç hakkında tutukluluk kararı veren hakim olarak biliniyor. Süer, Baro temsilcileri tarafından HSYK'ya şikayet edilmişti. Ankara'daki eğitim kurumlarına arama kararı veren hakim de aynı isim.

CMK 133'E DAYANDIRDI

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 133. Maddesinde kayyım atanması ile ilgili, “Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hakim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur” deniliyor.

KOZA ALTIN: BİZE BİLDİRİM GELMEDİ

Koza İpek Holding'e kayyum atanması kararından sonra Koza Altın'dan bir açıklama yapıldı.

İpek Koza Holding iştiraklerinden Koza Altın yatırımcı ilişkileri bölüm yöneticisi Okan Bayrak, şirkete kayyum atanıp atanmadığı sorusuna, "Bize herhangi bir bildirim gelmedi. Şu anda verebileceğim bir bilgi yok" yanıtını verdi.

"DİKTATÖRLÜKLERDE YAŞANABİLECEK OLAY"

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, Koza İpek grubuna kayyum atanmasının sadece diktatörlüklerde görülecek bir olay olduğunu belirterek, "Türkiye'yi uluslararası arenada ve genel kamuoyu önünde ciddi biçimde rencide edecek bu tutumun faturasını bütün bir ülkenin ödeyecek olması da büyük bir ayıptır" dedi.

Bilgen, Zaman'a yaptığı açıklama şöyle: 

"Bu uygulama doğrudan doğruya basın özgürlüğünün tümüyle askıya alınmasıdır. Kayyum tayini gibi çok olağanüstü ortamlarda uygulanabilecek bir düzenlemenin bu kadar keyfi biçimde ve asla kabul edilmeyecek makul olmayan gerekçelerle uygulamaya geçirilmesi, bilgiye ulaşma hakkın fiilen engellenmesidir. Bu uygulamanın çok uzun süre geçmeden telafi edilmesini ve daha fazla hak ihlaline sebebiyet vermeden geri dönülmesini umut ediyoruz. Türkiye'yi uluslararası arenada ve genel kamuoyu önünde ciddi biçimde rencide edecek bu tutumun faturasını bütün bir ülkenin ödeyecek olması da büyük bir ayıptır.

"Avrupa Birliği (AB) ilerleme raporunda ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bu konudaki ikazları son derece sert olacak. Bu, hele seçim döneminde ancak otoriter rejimlerde, diktatörlüklerde yaşanabilecek niteliktedir. Bunun toplumun hak ettiği özgürlüklerle izah edilebilir yanı yok. Türkiye'nin iddia ettiği itibarıyla da asla izah edilemez bir durumdur."


"AKP MEDYA KURULUŞLARININ GASP ETTİ"

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ise Twitter üzerinden karara şu tepkiyi gösterdi:

"Mustafa Varank'a (Erdoğan'ın danışmanı) ait kumpas görüntüsü sonrası kanalları kapatmayı göze alamayanlar, toptan el koyma yolunu seçti. Baştan itibaren söylüyorduk; Koza'ya ait kanallar, havuza dahil edilmek isteniyordu. Soruşturmalar, bahaneydi. Kaçak Saray, 1 Kasım sonrası, muhalefetin sesini duyuracağı hiçbir alan kalsın istemiyor. Kanallara el konulması, Kaçak Saray'ın sonuçları kabul etmek istemeyeceğini de gösteriyor. Kaçak Saray 1 Kasım sonrası için cephesini tahkim ediyor. Mahkeme kararı dahi olmadan yapılan bu işlem, keyfidir, hükümsüzdür ve gayri meşrudur. Kaçak Saray, yasaları tanımayacağını ilan etmiştir. Kaçak Saray ve AKP, medya kuruluşlarını resmen gasp etmiş ve muhalif sesleri boğmak için harekete geçmiştir. Bu kararı alanların yanı sıra uygulayanlar da anayasal suç işlemektedir."

Editör: TE Bilişim