1979 İran İslam Devrimi, İran dış politikasına “ideolojik” boyut kazandırmıştır; İran bölgesel politikalarında güç dengesinin yanında bir de Şiilerin lideri olarak kendini tanımlamaya başlamıştır. Hatta İran iktidar zaman zaman izlenen politikanın İslam âleminin iyiliği için olduğunu ifade etmiştir.

İran’ın Şiiler üzerinden bölgesel hegemonya kurma çabası 1980 yılında Irak tarafından engellenmeye çalışılmış, iki ülke arasında çıkan savaş 1988 yılına kadar devam etmiştir. İran’ın nükleer silah elde etme programı, Batı ve bölgedeki ittifaklarından kendisini korumanın yanında bir de Tahran’ın Şiiler ve Müslümanların lideri olma çabasının bir aracı niteliğindeydi. Ancak nükleer silah elde etme çabası ABD ve Avrupa ülkelerinin İran’a karşı uygulanan ekonomik ambargoyla durdurulmaya çalışılmış, ancak İran’ın nükleer programı devam etmiştir.  

Temmuz 2015’te İran ile “5+1” ülkeleri arasında yapılan anlaşmayla İran nükleer programından vazgeçmiş ya da ertelemiştir. Karşılığında ise Batı ülkeleri İran’a karşı uyguladıkları ekonomik ambargodan vazgeçmişlerdir. Böylelikle dünyanın 4. petrol üreticisi, doğalgaz ise 5. üreticisi olan İran’ın ekonomisine ve kalkınmasının önünü açacaktır. İran ambargo yıllarında iç üretimini ve silah sanayisini önemli derecede geliştirebilmişti. Ambargoların kalkmasıyla İran ekonomik potansiyelini uluslararası rekabete açarak teknolojik transferlerini de kolaylıkla gerçekleştirecektir. Bu durum enerji kaynaklarından sağlanan maddi gelirle birleşince bölgesel hegemonya iddiasında olan İran’ın bölgede önemli güçlerden biri olmasının önünü açacaktır.Ekonomik olarak kalkınan İran, ordusunu da güçlendirecektir. Şiiler üzerinden jeopolitik derinliğe sahip olan ve 550 bine yakın güçlü ordusuyla bölgenin güç dengesini derinden etkileyecektir.

İran’ın jeopolitik alanı üç katmandan oluşmaktadır: 1)  Şii nüfusunun bulunduğu bölgeler, 2) Farsça konuşan bölgeler ve 3) yakın bölgesinde güç dengesini sağlamak için küçük ülkeleri daha büyük komşularına karşı desteklemek.

Şii jeopolitiği, çoğu Arap ülkelerini ve diğer ülkeleri kapsamaktadır. İran’ın son dönem en önemli jeopolitik genişlemesi ABD’nin Irak’a müdahalesiyle gerçekleşmiştir. ABD’de müdahalesi İran’ın en önemli bölgesel rakiplerinden biri olan BAAS rejimini ortadan kaldırmış, Irak’ın ekonomisini ve ordusunu zayıflatmış, parçalanma eşiğine gelen bir ülke haline gelmiştir. Irak artık İran’ın rakibi olmaktan çıktığı gibi, Şiilerin iktidarda olduğu bir Irak, İran’ın uydusu haline gelmiştir.  

Suriye iç savaşının başlamasıyla beraber Şam Yönetimiyle askeri ittifak yapmış, Şam rejiminin yıkılmaması için askeri, siyasi ve ekonomik destek sağlamıştır. Suriye’nin dağılması İran için en olumsuz senaryolar arasındadır. Ayrıca IŞİD’in bölgede elde ettiği askeri başarılar, İran’ın bölge politikalarını alt üst etmiştir. Suriye’nin doğusunda ve Irak’ın kuzeyinde “İslam Halifeliği” ilan eden IŞİD, hem İran’ın Irak sınırının güvenliğini, hem de Şia karşıtlığı nedeniyle İran rejiminin kendisini tehdit et etmektedir. İran’ın toprak bütünlüğünü tehdit eden diğer bir mesele ise, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsız olmasıdır. Bağımsız bir Kürt devleti, İran’ın toprak bütünlüğünü tehdit edecektir. Bunun yaşanmaması için Irak’ın merkezi yönetimiyle sıkı işbirliğini sürdürecektir.

Lübnan Hizbullah’ı da İran’ın jeopolitik alanı içindedir. Hizbullah İran’la beraber Suriye’de Şam rejimi yanında savaşmaktadır. Ayrıca İsrail’e karşı ittifak yapmaktadır. İran Hizbullah üzerinden Filistin’e de destek sağlamaktadır. İran, Gazze’ye sağladığı destekle İslam dünyasının desteğini kendine çekmek için bir araç olarak kullanmaktadır. 

İran Yemen’deki Şii Husi’ler üzerinden Yemen İç Savaş’ında Suudi Arabistan’la savaş yürütmektedir. İran bu savaşta Yemen’de önemli etki kazanmıştır. İran, ayrıca ABD’nin bölgedeki ittifak ilişkisi olan Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar gibi ülkelerdeki Şii topluluklarını desteklemekte bunlar üzerinden bölgede etkin güç olmaya çalışmaktadır. Böylelikle İran hem ABD hem de Suudi Arabistan ve Katar’la rekabet halindedir.  

İran’ın ikinci jeopolitik alanı Farsça konuşan bölgelerdir. Bu alan içine İran’ın kendisi, Tacikistan ve Peştuların dışında kalan Afganistan’ın önemli bir kısmı dâhildir. İran bu bölgelerde önemli merkez haline gelmeye çalışırken, İran’ın Afganistan ve Pakistan sınır bölgelerinden, bu sınır alanlarının istikrarsız alanlar olması nedeniyle ulusal güvenliğine tehditlerde mevcuttur.

İran’ın jeopolitik alanında dâhil olduğu üçüncü bir alan ise, İran bölgesinde meydana gelen rekabetlerde Şii ideolojisinden bağımsız olarak güç dengesini kendi lehine kullanmak amacıyla daha küçük olan devlete destek vermesidir.  İran’ın Azerbaycan’ın Ermenistan savaşında Ermenistan’ı desteklemiş, günümüze kadar da Ermenistan’ın ekonomik olarak ayakta durması için Rusya’dan sonra en fazla desek veren ülke olmuştur.

İran’a karşı ambargoların kaldırılması bölge güçleri arasında rekabeti daha da artıracaktır. İran’ın güçlenmesi, ülkesinde Şia azınlığa sahip ülkeleri bir araya getireceği gibi, İran’la eşit güce sahip ancak İran’ın güçlenmesinden endişe duyan Sünni devletlerinde İran’a karşı koalisyon kurmalarına yol açacaktır.