Sevgili okuyucularım, ben bu yazıyı yazarken Ekrem İmamoğlu, FOX TV’de ‘Çalar Saat’ programında İsmail Küçükkaya’nın konuğu idi. Ekrem İmamoğlu kendisi hakkında yapılan eleştirileri tüm açıklığı ile anlatmaya çalışıyor.

Ekrem İmamoğlu’nu ilk aday olduğu dönemde çok merak etmiştik. Kim bu adam? Nereden çıktı? Herkes merak içindeydi. Seçim çalışmaları devam ederken karşımızda çok soğukkanlı, sorulara mantıklı cevaplar veren bir kişi olarak tanıdık. Ekrem İmamoğlu’na peşin hükümle yaklaşanların aksine ben şahsen biraz kredi vermeyi ve bir süre hizmetlerini ve davranışlarını takip etmeyi kendime ilke edinmiştim. Ekrem İmamoğlu’na şahsım adına açtığım kredi bitmiş durumda. Yani ben Ekrem İmamoğlu hakkında nötr durumdayım. Çünkü, o ilk seçildiği dönemdeki ışıltısını yine kendi adıma söylemek istiyorum, artık göremiyorum.

Ekrem İmamoğlu iktidarın görevden aldığı HDP’li belediye başkanlarını ziyarete gitmesi, hadi gitti diyelim o esnada HDP Diyarbakır İl binası önünde evlatlarını bekleyen anneleri de ziyaret etseydi fena mı olurdu? Yine bana göre diyorum bu büyük bir hata idi. Yine İmamoğlu’nun HDP’lilere yakınlaşması, Selahattin Demirtaş hakkında övgü dolu sözler söylemesi bende olumsuz etki yaratmıştır. Bu ve benzeri tavır ve duruşları devam ettiği için benim için bir mana ifade etmiyor. Yukarıda da zikrettiğim gibi Ekrem İmamoğlu hakkında düşüncem ‘NÖTR’ durumdadır.

Tüm bu duygu ve düşüncelerimin yanında Ekrem İmamoğlu’na yapılan saldırıları da çok büyük haksızlık olarak görüyorum. İktidarın ödenek vermemesi, İBB’nin birçok hizmetini elinden alarak başka bakanlıklara veya kurumlara bağlanması anlaşılır gibi değil. Yine İBB’nin almak istediği toplu taşımda kullanılacak 300 otobüs alımlarına İBB meclisinde bulunan Ak Parti ve MHP meclis üyelerinin onay vermemesi, İBB’nin yapmak istediği metro ve tüneller için bulduğu kredileri Cumhurbaşkanının onaylamaması tamamen İstanbul’u elinden kaçırmanın kıskançlığından dolayı olduğunu düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti; “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” demişti.

Yine son dönemde DİYADER bağlantılı İBB üzerine yapılan saldırıları da doğru bulmuyorum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB’ye gönderilen müfettişler sadece güvenlik amaçlı bir görevle görevlendirilmiştir demişti. Halbuki anlaşıldı ki kazın ayağı hiçte böyle değildi. İBB’ye gönderilen müfettişler sadece güvenlik soruşturması değil, İBB’yi Ekrem İmamoğlu kazandığı ve göreve başladığı günden günümüze kadar yapılan ihaleler, yapılan harcamalar ve alınan personel kayıtları da istenmiştir.

Ekrem İmamoğlu, bir belediye başkanı olmasının ötesinde bir birey ve vatandaş olarak herkes gibi yemek yeme hakkına sahiptir. Kaldıki o yemek İngiliz Büyükelçisi ile birlikte bir ay önceden planlanmış ve Türkiye’nin prestiji söz konusudur. Ekrem İmamoğlu kar mücadelesinin yanında eleştirenlere soruyorum yemek yememeli miydi? Aç mı kalmalıydı? Böyle bir pespayelik olabilir mi? Ekrem İmamoğlu hakkındaki düşüncelerimi yukarıda ifade ettim. Ama el insaf. Eleştirinin de siyasetinde bir ahlakı ve düsturu olmalıdır.

Kısaca demem o ki Ekrem İmamoğlu bazen kendi ayağına kurşun sıksa da İktidar Ekrem İmamoğlu’na topyekün saldırıya geçmesi İmamoğlu’nun ekmeğine yağ sürmekten ileriye gitmeyecektir. Bu tür saldırılar Ekrem İmamoğlu’nun oyun artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu gerçeği en iyi bilen bir kişi olarak Sayın Cumhurbaşkanı bu saldırıları adeta körüklüyor gibi görünmektedir veya öyle bir görüntü verilmektedir. Böyle biline…

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE