Hedefin haklılığı, temizliği ve kutsallığı ile hedefe giden yolun ve araçlarında haklılığı, temizliği ve kutsallığı, birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır.

Kutsal ve haklı bir hedefin yolcuları olduğunu millete beyan edenler, yol yürürken önlerine çıkan engelleri, zorlukları aşmak için hedeflerini kirletecek, sadece ne pahasına olursa olsun kazanmak için yanlış ve ihanete evirilecek işbirliklerinden uzak durmalıdırlar.

İstanbul seçimlerini kazanmak için AK Partinin hapisteki “terörist başına” yönelik yumuşama süreci ve HDP oylarına göz kırpması, tavizlere hazır olduğu iması ve hazırlığı “kirli ve ihanete evirilecek” bir adımdır.

Bu çok yanlış ve çift taraflı bir bıçağı keskin yüzlerinin olduğu taraftan tutmak kadar tehlikelidir.

İstanbul seçimlerini almak için “politik taktik” olarak “ihanet çetesi” ile işbirliğine tevessülü haklı gösterecek hiçbir sebep olamaz.

Fakat öyle görünüyor ki bu yola girildi ve epey de mesafe alındı.Karar verildi ve sessizce dengelerin bozulmadan korunması için ince bir siyaset izleniyor.

İstanbul seçimlerine bizde “büyük resmi” hatırlayarak bir başka yönden bakalım.

ABD ve AB ile ciddi ve gittikçe büyüyen sorunlarımız var.Suriye ve Irak topraklarında ABD ve AB destekli a-simetrik savaş çeteleriyle bir çok cephelerde savaş halindeyiz.Her gün askerlerimiz ya nöbette ya da çatışma halinde.Doğu Akdeniz ve Kıbrıs karasuları ABD, Rus, İngiliz, Fransız, İsrail, Suriye ve Mısır savaş gemileri ile gerilimin doruğunda.Ege adaları ABD, araç, gereç ve moral destekli Yunan askerlerinin tahrik ve tehdit gösterilerine her gün sahne olmakta.

Türkiye siyasi, ekonomik ve a-simetrik silahlı terör örgütlerinin tehdidi altında.

Türkiye'nin iç barışı ve milletimizin birliği bu durumda bizim için ne kadar önemli ise üzerimize hesap yapan dış odaklar ve onların içerideki uzantıları ve işbirlikçileri için de provakatif olaylar açısından en önemli hedefler arasındadır.

Sizce 24 Haziranda yenilenecek olan İstanbul seçimlerini hangi “ittifak” bloğu kazanırsa siyasi, ekonomik ve terör tehdidinin yoğunlaştığı bu dönemde, Türkiye'nin iç barışına yönelik tehdit büyür ve potansiyel gerginlik artar?

İstanbul seçimlerini 31 Mart’ta eğer “Cumhur ittifakı” kazansa idi bu gün bu potansiyel tehdidini konuşuyor olmayacaktık ve yeni bir tuzağın içine itilmeyecektik.Buna karşılık eğer “Millet ittifakının” adayı İmamoğlun’a verilen mazbatası geri alınmasa ve seçim “hukuki kılıfa” uydurulup iptal edilmese idi yine gelecekte muhtemel bu potansiyel gerginlik ve tuzak tehdidine maruz kalmayacaktık.

Eğer yenilenen seçimi tekrar Sn.İmamoğlu kazanırsa problem ortadan kalkar ve provokasyonlara açık gerginlik potansiyeli söner.

Fakat Sn.Yıldırım kazanırsa ?!..

Elinden “hukuk ilkeleri” çiğnenerek kazandığı seçimin alındığına inanan “millet ittifakı” seçmeni provakatif olaylara gebe hale gelmez mi? Kızgınlık, nefret büyüyerek “dış odakların” istediği zemin oluşmuş olmaz mı?

Şimdi bu sorunun cevabına göre siz düşünün, acaba “dış tehdit odaklarının“ Türkiye'de gerginliğin ve iç huzursuzluğun artması ve de iktidara olan halkın yüzde ellisinin güvensizliğinin nefrete dönüşmesi için hangi ittifakı desteklemek çıkarlarına daha uygundur ?

Elbette “Cumhur İttifakını”!..

Sonrasında da oluşacak gerginlik ve çatışma ortamında bu sefer, “millet ittifakında” CHP kitlesi içinde mevzilenmiş hücrelerinin tahrikiyle 2.Gezi benzeri olayları sahnelemek onlar için daha da kolaylaşmış olmaz mı?

Çok kirli ve rafine bir tuzak bu.

Önce CHP’yi destekle, AK Partiye şantaja açık ders ver.Sonrasında seçim iptal edilince bu sefer AK Partiyi tavizler alarak destekle ve toplumsal yarılmayı tahrik edecek ortamın oluşmasını planla.

İşte AK Partinin ne pahasına olursa olsun İstanbul seçimlerini kazanmak için HDP oylarına yönelik yaptığı seçim taktik ve hedefleri ile; Türkiye'nin milli birliğinin bozulması istikametinde beklenti ve hesap içinde olan “dış odakların” hedefleri, maalesef istenmese de bu durumda ortak bir payda da buluşmakta.

Bu sebeple, “dış odakların” a-simetrik savaş unsuru terör örgütleri, FETÖ, PKK, PYD, YPG sesiz ve sinsice AK Partinin seçimi kazanmasını bekleyeceklerdir.Bu arada HDP üzerinden “Terörist başının” cezaevi sürecini rahatlatacak ve örgütle fiili kopan ilişkisini yeniden kuracak tavizleri de oyları karşılığında koparmanın hesaplarını da yapacaklardır.

Türk Milliyetçilerinin mensubu ve taraftarı olmadıkları halde AK Parti ve CHP’nin ittifak liderliğini yaptıkları iki cepheden birini seçmeye mecbur olmaları elbet bir kader ve talihsizlik.Kırk katır mı kırk satır mı?

Tekrar birliğimizi sağlayana ve bir karargâhımız olana kadar zamana ihtiyacımız var.

İstanbul da kurulan oyunun ve kirli tuzağın bozulması için herkes elinden geleni yapmalıdır.

İstanbul seçimlerini kazanmak için AK Partinin, Türkiye’yi yeni ve oldukça tehlikeli bir toplumsal yarılmayı derinleştirecek kaosa sürükleyecek sorumsuzluğuna Türk Milliyetçilerinin ortak olmayacağına, aynı sorumsuzluğu göstereceğine inanmıyorum.

Hele ki seçimi kazanmak için “terörist başı” ile girdiği 2.çözüm süreci ihtimallerini akla getiren ve de “şeytanla bile” işbirliğini hedefleri için meşrulaştırma gayretlerini, Türk Milliyetçilerinin kabul edebileceği asla düşünülemez.

HDP’nin kontrol ettiği bir kısım “Kürt” oylarının yeniden kazanılması hesaplarının nelere sebep olabileceğini fark eden ve gören İSTANBUL seçmeni, İnşallah oylarını sadece İSTANBUL için değil TÜRKİYE ve TÜRK MİLLETİNİN, gerçek “BEKASI” için kullanacak ve İmamoğlu'nu yeniden başkan seçerek bu kirli ve ihanet kokan tuzağı bozacaktır.