Onlar da biliyor, İstanbul Sözleşmesi’nin; “Kadına ve aile içi şiddete” karşı hazırlandığını. Buna itirazları da yoktur kanımca.

Onların atladığı ve midelerini bulandıran: “Sosyal Cinsiyet” kavramına özgürlük tanıyarak erkek erkeğe ve kadın kadına lezbiyenler için nikâhın ve evliliğin önünü açtığınadır.

Bu sözleşme imzalanırken bu beylerin akılları neredeydi?

Sorarsak: AB tarafından sözleşmenin İstanbul’da imzaya açılması ve adına da: “İstanbul Sözleşmesi” denmesi bir tesadüf müdür? Yoksa bizimkileri Tonga’ya mı düşürmekti?

Neden Atina’da, Paris’te, Berlin’de, Madrit’te, Viyana’da değil de İstanbul’da?

Neden Türkiye: 11.05. 2011’de “Şakk” diye ilk imza atan ülke oldu? Neden 24 Kasım’da TBMM’nde 247 vekilin oyu ile parlamentosundan geçiren birinci meclis oldu?

Bu sözleşme kabul edilirken, TBMM’inde, yandaş medya kanallarında ve gazetelerinde ağzı dualı, üç hac, 18 umre yapmış her şeyi çokbilmişleri: “ Vardır Reyiz’in bir bildiği “diyerek sustular, o büyük hatayı görmediler, görüp de Reyize neden bildirmediler?

Bugünlerde toptan ağız değiştirdiler: “İstanbul Sözleşmesi” sapıklığa geçit veriyormuş. Uyanın da balığa gidelim.

Günaydın uzaktan kumandalı bayanlar, beyler çokbilmiş fırıldaklar!

Dokuz yıldır nerelerde idiniz? Bu süre erkek erkeğe, kadın kadına kıyılan nikâhlar ne olacak, bunlar o zaman sapıklık değil miydi?

DİB’in ve Sn. A. Erbaş’ın aklı neden rötarlı çalışmış?

Soru:

Varsa ki vardır, kıyılan bu resmi nikâhlar ne olacak? Bunların kaçı belediyelerde kaçı müftülüklerde kıyıldı acaba?

AKP ve sözde dindarların itiraz ettikleri ama utançlarından gerekçesini söyleyemedikleri:” İstanbul Sözleşmesine karşı çıkışlarının” sıkıntıları bu! Ya değilse soracaklar: Neden imzaladınız diye?

İstanbul Sözleşmesi’ni, İslam’ı değerlere saygılı hükümet olarak biz kabul ederken, TBMM’nde de 247 saygın vekilin oyları ile de onaylanırken: Bulgar ve Macarlar bu sözleşmeye imza atmamışlardı.

Oysa biz Müslüman onlarsa Hristiyan’dı.

Önemli bir not:” İman sahibi olmak; akıl sahibi olmakla başlar

Ve bir ayet: “Aklını kullanmayanların başına pislik yağar.” Yunus: 100

Acaba bizim siyasal İslamcıları rahatsız eden; Bulgar ve Macar meclislerinin ret gerekçeleri mi?

Galiba utandılar ve utanç hissine kapılmış olmalılar.

Aksi halde bizim siyasal İslamcılar, rant, ikbal, koltuk ve makam peşinde koşmaktan bu tür hassas işlere vakit ayıramıyorlar. Zira onların aklı, haramı helal diye, deveyi de hamudu ile yutmaya programlı.

Anlayabildik mi dokuz yıl sonra ayıkmamızın nedenlerini? O iki paragrafın dışında İstanbul Sözleşmesi Yaşatır.