Belediye başkanlarının istifalarının istenmesi: Türkiye’nin onca iç ve dış problemi varken gündemi saptırmanın ve siyasette enerjinin boşa harcanmasıdır.

Oysa Türkiye enerjisini, “Tarım ülkesi Türkiye neden Sırbistan’dan et ithal ediyor?” sorusuna yoğunlaştırmış olsaydı, ülkemizin önemli bir problemi çözülmüş olurdu.

AKP Genel Başkanı, “Arkadaşlarımın istifa edeceklerine inanıyorum. İstifa etmezlerse gereken yapılır, bedeli ağır olur. Bu mekanizmayı iyi bilirler” tavrı demokrasiye yakışmayan, demokratik anlayış ve inanışla asla uygun değildir.

Hep söylemişimdir. Türkiye’deki parti genel başkanlarının yetkisi; padişahlarda bile yoktur.  Bugünkü siyasi parti genel başkanların yaptıkları: dediğim dedik, çaldığım düdük mesabesindedir.

Demokrasilerde tek adam hegemonyası yoktur. Demokratik sistemde adamın adamı değil, halkın adamı olma esası vardır.

Akla takılan sorular:

Başkanlar neden istifaya zorlanıyor?

Başkanların yolsuzlukları mı var?

Başkanların terör örgütleriyle ilişkileri mi bulunuyor?

Eğer bunlardan biri ya da bir kaçı varsa, demokratik düzende bu bir suçtur ve hukukun alanına girer. Hazırlarsınız dosyalarını verirsiniz adaletin müşfik kollarına ya da görevden alır ve gereken kovuşturmayı başlatırsınız.

Doğru olan da bu olmalı değil mi?

“İstifalarını istiyorum!” demek, hukuk devletinde olmaması gereken bir keyfiyettir.

İyi de onları oralara kim getirdi? Anlayışı da baştan demokrasinin ve hukuk sisteminin dışında olan bir uygulamadır ve büyük ayıptır.

Muhalefet soruyor, “Başkanların suçu ne? Suçluyu korumak da bir suç değil mi?”

Haksızlar mı?

Bu isteğin burada biteceğinin garantisi var mı?

Yarın ya da öbür gün muhalefet belediye başkanlarının da istifalarının istenmeyeceğini kim garanti edebilir?

Hani sandık son nokta idi. Hani sandıkta tecelli eden: milli iradenin üstünde bir irade yoktu?

Bu işlerle enerjimizi tüketene kadar, işsizlikle, taşeronlarla, fındıkla, tütünle, pamukla terörle, zam ve faizlerle, pahalılıkla uğraşsak daha mı kötü olurdu?

Vatandaşın önceliği; zam, işsizlik, fukaralık, bankalara olan borç ve yarına güvensizlik!..

Sonuç: Türkiye’de yönetimi elinde bulunduran erk, düşünen, eleştiren değil; biat eden, tamam efendimci, en iyisini siz bilirsiniz mantıklı ve düşük profilli başkanlar isteniyor.

Esen kalınız.