Kendimize bir soru soralım. İyi gün dostumuz mu olsun isteriz, kötü gün mü? Tek tercih hakkımız var, düşüne duralım. Kendi cevabımı son kelamda vereceğim.

“Tarımı hor gören, yarını zor görür” sözü bir çiftçi vecizesidir. Değil mi ki T.C. Devletimizin kurucusu Atatürk “çiftçi/köylü milletin efendisidir” demiştir. Peki, uygulamada öyle mi?

Tarım Bakanı Sayın Vahit Kirişçi göreve getirileli henüz 2 ay olmadı ama meslekten gelmenin avantajıyla iyi mesajlar vermektedir. Tarımın dününü ve bugününü bilenler görevdeyken iyi işlerin olduğu kayıtlarda mevcuttur. Her ne kadar yardımcılarından sadece Sn. Pakdil meslekten ise de Türk Tarımının selameti adına bize Bakanlığa başarılar dilemek düşer.

Tarım sektörü zaten sıkıntılıydı ama Rusya-Ukrayna Savaşıyla birlikte sorunlar katmerlendi. Tarım ürünleriyle bağlantılı en önemli dış ticaret paydaşlarımız olan bu iki ülkede tüten her duman bizi doğrudan etkileyecektir.

Türkiye şimdilik devir stoklarını minimize ederek soruna çözüm getirmiş durumda ama bunun da kendi özelinde kısıtları var. Nereye kadar? Buradan çıkış kendine yeterliliğimizi artırmakla olabilir. Üreticiye iyi fiyat verilmeli ki üretimden kopmasın, zincir kırılmasın.

Geçen yıl ilan edilen buğday fiyatı 2.250 TL idi ancak bu fiyattan ciddi bir pazar oluşmadı. 2022 Mayıs, en geç Haziran ayında ilan edilmesi beklenen hububat fiyatları Rusya-Ukrayna gerçeği, global piyasalar, gıda krizi ışığında belirlenmelidir.

Rusya -Ukrayna gerçeğinden kastım rakamsal verilerdir. Dünya hububat üretiminde Ukrayna, %3.8, Rusya %5.2 paya sahipti. Buğday özeline gelince, Ukrayna dünya üretiminin %4’ünü, Rusya %11’ini, iki ülke %15’ini gerçekleştirirken ihracatın ise %12’sini Ukrayna, %19’unu Rusya, yani iki ülke global ihracatın %31’ini sağlamaktaydı.

Lakin bundan sonra durum farklı olacak. Ukrayna’da ekili alanların %30’dan fazlası savaş alanı, geriye kalan kısımlar ise risk altında. Savaşın etkisiyle bu yıl hasatta ciddi sorunlar yaşanacak. Daha kötüsü, gelecek ekim döneminde tarlalar boş kalabilecek. Bu yangın bizi birinci derecede etkileyecektir.

Malum ekim ve hasat dönemleri yarım küreler itibariyle değişir. Örneğin bizim de içinde bulunduğumuz kuzey yarımkürede tohum tarlaya 10 ve 11’inci aylarda atılıp, hasat 6, 7, 8 ve 9’uncu aylarda olurken Güney yarım kürede ekim 4 ve 5’ci aylarda, hasat ise 11 ve 12’nci aylarda olur. Bu veriler bize uzun vadeli dış ticaret programı yaparken yol göstermelidir.

Ekonominin temel açmazları; enflasyon, işsizlik, cari açık, dış borç iken tarımın temel açmazları da; iklim bağımlılığı, girdi pahalılığı, çıktıda Pazar sığlığıdır… İşin nirengi noktasına çözüm ancak konu uzmanlarınca getirilebilir. Her kişi kendi emek verdiği, eğitim aldığı, terlediği alanda görev yaparsa sorunlar ivedi ve bütüncül olarak çözülebilir.

Demokratik ülkelerin tamamında kuralları devlet koyar, üretimi özel sektör yapar. Dolayısıyla devlet yetkililerinin konuya vukufiyeti ve tecrübesi hayati derecede önemlidir. Ben yaptım oldu ile alınan her kararın bir bedeli olur.

Yazımızı girişteki “dost” bağlamında, ben yaptım oldu hatasında bir örnekle renklendirelim. “Ofis Çiftçinin Kara Gün Dostudur” mesajı, TMO ile özdeşleşen ve çok yakışan bir sözdü. Birileri bunu, “ofis çiftçinin dostudur” şekline dönüştürdü. Gerekçesi? Çiftçi ofise ne zaman ihtiyaç duyar? İç ve dış piyasalar (kötü) olduğunda. Yani “kötü günde…” Sayın Bakandan istirhamımdır, (kötü gün dostu) ifadesini kaldıranlara bunun gerekçesini sormasa da, uygun görülürse tekrar eski haline getirtsin.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun yağmurda ıslanmadığı, fırtınada haşlanmadığı alana çadır kurmayanlara ve kötü gün dostlarına.