Burhancan Terzi / [email protected]

ÇOK uzak değil 90’ların başı; bırakın Türkiye’de ‘kız futbolcu’yu, ‘kadın futboldan ne anlar’ görüşü hâkim durumda… İletişim ağları hızla genişliyor, gazeteler yerini yavaş yavaş televizyon kanallarına bırakıyor... 

Türk erkeğinin en büyük ‘zevki’ futbol da önce kıraathanelere daha sonra evlerinin içine kadar geliyor. Cine5, Teleon gibi yayıncı kuruluşların ardından ‘Digitürk’ maçların yayın haklarını alıp Lig TV isimli kanalında seyirciyle buluşturuyor. Programlar da kesmiyor artık; Süper Lig’deki tüm takımların maçları naklen yayınlanıyor. Ama bir renk eksikliği hissediliyor, gerek programlarda, gerek haber bültenlerinde. O eksik bir süre sonra kapatılıyor; kadınlar da Lig TV ekranında izleyiciyle buluşuyor. Pınar Argun’la başlayan furya, onlarca kadın sunucu ve muhabirle devam ediyor. Rakip kanallar da bu akıma katılıyor ve gerek medyada, gerek sokakta, gerek futbol camiasında ölümüne ‘Futbol-Kadın’ tartışması başlıyor; Ümit Özat stüdyoyu terk ediyor, erkek muhabirler fırsat eşitsizliğinden yakınıyor. Bu kaosun aktörleri ise, “Erkeklerin rahatını kaçırdık, tekelleşmeyi yıktık” diyor.

Evet, bu ortak tezin savunucuları Lig TV’den Pınar Argun, Tuğçe Saatman ve Elif Durgun. Argun, yıllardır Galatasaray muhabiri; Saatman genç ve başarılı bir spiker. Durgun ise ‘Futbol Dergisi’ adlı programın sunucusu ve futbolla yatıp kalkan kadın imajı çiziyor. Hatta bir sitesindeki yorumları, isabet listesinde üçüncü sırada. Erkek hayranları Twitter’dan sürekli kendisine “Şu maç ne olur, bu maç ne olur?” diye ‘menşın’ atıyor.

Futbolun göbeğindeki üç kadın röportaj teklifimizi kabul ediyor. Biz de gidiyoruz 2011 yılında bir süre çalıştığım Lig TV ofisine… “Bir zamanlar stajyer ama gururlu bir genç vardı” diyerek başlıyorum sorularımı sormaya.

Kadınlara karşı pozitif ayrımcılığın olduğunu, fırsat eşitsizliği yarattıklarını reddediyor hanımlar. Aksine hâlâ erkeklerin espri yoluyla dalga geçtiklerini, bazı kişiler tarafından kabul görmediklerini söylüyorlar. Pınar Argun, “Erkekler kendi aralarında maç izlerken genelde küfredip argo konuşabilirler. Ama bizim bulunduğumuz ortamlarda otokontrol mekanizmasını çalıştırıyorlar” diyor, Elif Durgun da, “Onların rahatını kaçırdık” sözüyle destekliyor Argun’u.



AŞIĞI KANALA GELDİ



Futbol muhabbetinin dışına çıkıp “Sizlerin bir hayran kitlesi de oluşmuştur mutlaka, hiç aşk mektubu, çiçek vesaire gönderen oldu mu kanala?” sorusuyla havayı değiştiriyorum. Tuğçe Saatman heyecanla söze giriyor: Benim bugün ‘aşığım’ geldi kanala. Sabah güvenlik arayıp ‘Bir bey geldi, tanıdığınız olduğunu söylüyor’ dedi. İsmini sordum, tanıdığım bir isim değildi. Aşağıya indim, kafede bekletiyorlarmış. ‘Merhaba ama ben sizi tanımıyorum’ dedim. O da ‘Siz tanımazsınız ama ben sizi ekrandan tanıyorum’ dedi. Sonra iyi günler dileyip tekrar işime döndüm.”

Argun’un da âşıkları az değilmiş: “O olaylar mutlaka oluyor. Benim de başıma geldi. Özellikle Facebook kullandığım dönemde oradan yazan çok oluyordu. Bu nedenle de uzun süredir sosyal medyada yokum. Beşiktaş’taki binadayken Tuğçe’nin bugün yaşadığı olay gibi kapıya gelenler oldu.”



ETEK GİYMİYORUZ



“Biz hep pantolon giyeriz” ortak cevabıyla “Bir iletişim fakültesinin mezuniyet töreninde açılan ‘Etek boyuyla değil, akıl boyuyla iş bulmak istiyoruz’ yazılı bir pankart açılmıştı. Bu pankart için ne düşünüyorsunuz?” sorum bertaraf edilirken her gün makyaj yapmanın çok bunaltıcı olduğu geçiyor satır aralarında. Spor basınında çalışmak isteyen genç kızlara tavsiye vermeye geliyor sıra. Pınar Argun, “Çok sevmek lazım bu işi. Gecenin 2’sinde de telefonunuz çalabilir. İkinci günden hemen ekrana çıkayım sevdasına kapılmamalılar. Torpil işlemiyor artık, öncelikle her şeyi göze almalılar” yorumunu yapıyor. Durgun, “Annem bana futbol hastası kocaları boşadım, seni boşayamadım derdi mesela” diyor… Argun da “Benim lise yıllarımdan beri en büyük hayalim Hakan Şükür’le röportaj yapmaktı” örneğiyle bu işi ne kadar sevdiklerine vurgu yapıyor. 

Argun ile Durgun kariyer planlarını “Gücümüz yettiğince bu işi yapmak” sözleriyle anlatırken, Saatman finalde bize büyük bir sürprizle veda ediyor: Önümüzdeki yıllarda, bir süre de olsa mesleğim olan avukatlığa dönebilirim. 

Röportaja takılanlar

l Spor yapmaya vakit bulamıyorlar.

l Bazı futbolcuların sırf marka diye absürt kıyafetler giydiklerini söylüyorlar

l Makyaj yapmayı sevmiyorlar.

Editör: TE Bilişim