AKP’li kadın vekil, olmayanı ya da olanın zıddını söylemiş: “Ak Parti gelmeden önce, kadının adı yoktu.”

Bir bakıma çok doğru, ancak zaman aralığını belirtmemiş.

Ak Parti, 2003 te geldi.

Ak Parti’den öncesi, 2003’ten öncesi değil, kadın vekilin kastettiği 1923’ten öncesi olmalı.

29 Ekim 1923’ten önce -ki bu tarih Ak Parti gelmeden öncedir- elbet de kadının adı yoktu.

***
Mesela kadın okula gidemezdi ki, okulda adı olsun.

Okuldaki adlar Ahmet, Mehmet, Ali, Veli… idi.

Mesela kadın mahkemeye gidip şahitlik edemezdi ki, mübaşir, bir kadın adı çağırsın.

Şahitler arasında Ayşe, Fatma, Hülya, Sevgi… yoktu.

Ya da nikah dairesinde kadının adı yoktu.

Erkek parasını verir, babasından zorla bir kadın alır, sonra bir imam getirir ve onun da parasını verir, okutur, üfletir gönderirdi.

Bunu adı nikahtı.

O kadın yetmezse, üstüne bir kadın daha, yetmezse bir daha, olmadı bir daha kadınlar satın alırdı.

Boşayacağı zaman, hiç olmazsa o imamı bile çağırmaz, “Boşadım seni, hadi defol.” derdi, evlilik biterdi.

Boşa atılan kadın, ailesi varsa, baba evine gider, ailesi yoksa ortalıkta kalır, ortalık malı olurdu.

Ondan sonra kim ne yapacak o kadının adını?

Hele bazı kadınlar vardı ki, imama da üfletilmezdi.

Parayla alınır, istedikleri gibi kullanılırdı.

Böylelerinin adları olsa ne olur, olmasa ne olur?

***
Ak Parti gelmeden, 2003’ten, yani 1923’ten önce, bu kadın vekilin ve zihniyetindekilerin bağlı oldukları kültürel kökün ahalisi, doğan kızlarına ad bile koymazlardı ki, kadın olunca bir adı olsun.

Doğan her kadın adayı kız çocuğunu, hayvanları numaralandırır gibi numaralandırır ad olarak sayı verirlerdi.

İlk doğana bir (vahide), ikinciye iki (saniye), üçüncüye üç (salise) dördüncüye dört (rabia) gibi numaralar verirlerdi.

Kadınların adı yoktu.

***
Bu rabiacılardan önce, gerçekten kadının adı yoktu.

Şükür ki, bir Atatürk geldi de kız çocuklarımızın, kadınlarımızın adı oldu.

Kadınların okullarda adı oldu.

Mahkemelerde adı oldu.

Devlet dairelerinde adı oldu.

Hastanelerde, Fabrikalarda, mağazalarda, mevkilerde, makamlarda, seçim sandıklarında, devlet yönetimlerinde, senin gibi, meclislerde, kürsülerde kadınların adı oldu.

Bu adlar, hem de Arapça vahide, saniye, salise, rabia gibi damga rakamları değil, Deniz, Burcu, Çağla, Yaprak, Bengisu, Asena… gibi güzel Türkçe adlar oldu.

Kadının adı oldu ve kadının adı, onuru oldu.

***
1923 sonrası, Ak Parti öncesi olmasaydı, bir kadın olarak değil vekil olmak, değil milletin meclisinde böyle yersiz saçmalamak, değil seçilip oraya gelmek, erkekleri seçecek oyun bile olmayacaktı.

Ak Parti öncesi olmasaydı, kadın, değil vekil olmak, meclis yönetmek, mecliste erkeklere laf sokmak, ihtimal yaşlı bir hanzonun rabia (dördüncü) karısı ya da ihtiyar bir şiş göbeğin cariyesi olacaktı.

Haklısın, Ak Parti’den seksen yıl önce kadının adı yoktu.