Büyükler küçüklerin aynasıdır.

Büyüğün yanlışı da doğrusu da küçüğün radarındadır.

Yalan söylersen evladının yalanına kızamazsın, insanları kandırırsan çocuğunun seni kandırmasına laf edemezsin, sözünde durmazsan yavrun söz verip te tutmazsa eleştiremezsin.

Kurumlar da böyledir.

Kurumun röntgeninde ne çıkarsa çalışanları da o görüntünün içindedir.

Mübarek üç aylar içerisindeyiz. Dini duygularımızın tavan yaptığı günler yaşıyoruz. Üstelik bugün Berat Kandilini kutluyoruz.

Peki devletimizin resmi din kurumu, fetva makamı Diyanet İşleri Başkanlığı ne durumdadır hiç düşündünüz mü ?

Geçelim Başkanın koltuğu ısıtmalı Mercedes’ini, jakuzili lojmanını…

Zira Peygamberi yaklaşık 4 metrekare olan bir odada çul üzerinde yatan ve “El fakru fahri” (fakirlik benim övüncümdür) diyen, halifesi devlet işini yaparken devletin mumunu, özel işini yaparken şahsi mumunu kullanan bir dinin, resmi devlet kurumunda görev yapan hiç kimse Milletin parasıyla bu kadar lüks içinde yaşamamalıdır.

İnananlara her daim adaleti, doğruluğu, sabrı anlatan bir yapının içi de “Hocalar dediklerini yapıyorlar mı, söyledikleri hayatı yaşayabiliyorlar mı” diye merak edilmektedir.

“Merak kediyi öldürür” demiş İngilizler ama doğruyu arayan insanı da iyiye yönlendirir.

Merak ediyoruz açıkçası :

İmamlar, müezzinler daha ballı camilere tayin için kapıları aşındırıyorlar mıdır ?

Kuruma alınacak yeni personeller için liyakat mi “hamili kart yakınımdır” lar mı göz önüne alınmaktadır ?

İktidarla aynı düşünmeyenler burada da mülakatlarda taca çıkarılıyorlar mıdır ?

Kuran okumayı tarifeye bağlamış  kurum mensuplarıyla mücadele ediliyor mudur yoksa fiyatlar tek merkezden mi belirlenmektedir ?

Her seçimde iktidar partisi mensubu gibi sandık başkanlığı yapan, camiye siyaseti sokan partizan imamlara yaptırımlar uygulanmakta mıdır ?

Yoksa alkışlarla takdir edilme mi söz konusudur ?

Yukarıdan beri sorduğum soruların cevaplarını aslında pek çoğumuz biliyoruz ve Diyanetin içinde olduğu bu duruma farklı tepkiler veriyoruz.

Kimimiz imamını daha az politik bulduğu camiye gidiyoruz, kimimiz de onlara kızıp abdest bozuyoruz…

Allah’ın tertemiz dini adına hüküm veren hiçbir kurum hakkında zerrece şüphe olmamalıdır.

Mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı pek çok doğru ve faydalı iş vardır. Ancak hepimizin bildiği gibi bir damla mürekkep koca bir sürahi suyu kirletmek için kafidir.

O yüzden aman dikkat Sayın Hocam !

“İmam cemaatle” ilgili atalar sözümüz bir an bile unutulmadan daha fazla özen Sayın Hocam.

Siyasete uzak, her mümine ise aynı yakın mesafe Sayın Hocam.

Size bakan İslamı -haşa- yargılar.

Özen kere özen Sayın Hocam.

Deizmin yükselmesine katkı vermeyin Sayın Hocam…

Benden söylemesi…