Her yıl Kasım ayının son Perşembe günü, Hristiyan inanışına göre şükran günüdür. Akşam şükran günü yemeği yenir ve ertesi gün Noel alışverişi başlar. Bize uyarlarsak yılbaşı alışverişi oluyor yani. 1961 yılında Philedelphia’da, alışverişin ilk günü olan Cuma günü trafik o kadar yoğunlaşır ki; ertesi gün gazeteler bu durumu ‘Kara Cuma’ diye haber yapar. O günden bugüne de Noel Alışverişinin ilk günü ‘Kara Cuma’ diye anılır. Yani; ne İslam düşmanlığı, ne de başka özel bir anlam içerir.

Türk milleti, binlerce yıl her konuda dünyaya örnek olmuş bir millettir. Ancak ne olduysa 50’li yılların ilk yarısından sonra, öncelikle Amerika hayranlığı ile başlayan süreç daha sonra tüm dış dünya hayranlığına dönüşmüştür. Bir sosyal paylaşım sitesinde paylaştığım gibi; bugüne dek hiç hıdrellez ateşi yakıp üstünden atlayan bir New York’lu görmedim. Yerli Malı Haftası kutlayan bir San Fransisco’lu da görmedim ama günümüzde, geçmişinin hiçbir döneminde bulunmayan; Hallowen, Boya Bayramı, Valentine’s Day ve Black Friday kutlayan milyonlarca Türk görmekteyiz. Hele-hele Black Friday isminin Türkçe karşılığı tepki alır diye, günü şekilden şekle sokan astronomik paralar harcanan reklamların gölgesinde. Süper Cuma, Hayırlı Cuma, Bereketli Cuma, Canımsın Cuma, Koşan Cuma, Coşan Cuma, Aşkımsın Cuma vb. onlarca isim koydular. Cuma günü öncesi başlayan ve Cuma günü en üst noktaya ulaşan alışveriş çılgınlığında o kadar çok para harcandı ki; yapılan gereksiz alışverişler yapılmasa ve o paralar yardıma muhtaç insanlara verilseydi, bir günlük de olsa ülkemizde aç insan kalmazdı.

Ekonominin bozuk olduğu ve iflasın eşiğinde olduğumuz bu günlerde, çılgınca alışveriş yapmak ve gereksiz harcama yapmanın zararlarını kısa bir zaman diliminde göreceğiz. Kurumlar Vergisi’nde ilk beş sıranın bankalar olduğu bir ülkede, ticaretin daraldığı, kamunun güvenilmez olduğunu düşünerek hareket etmemiz gerekirken, hala harcamaya yönelmemiz hayret verici.

“İflas mı dediniz?” sorusunu duyar gibiyim!

Ben size esas Kara Cuma’yı anlatacağım şimdi. Ülkemizin köklü sayılabilecek bir üniversite hastanesine bir hasta yatar. Kalp kapağından ve aort damarından ameliyat olacak. Her konuda bilgilendirme yapılır ve ameliyat günü verilir. “Şimdi hastaneden çıkın, bir gün öncesi gelirsiniz” deniliyor hastaya ve refakatçısına. Akşam, cep telefonundan aranıyor hastanın eşi. Üniversite hastanesinde ameliyat olursa 10 bin TL, dışarıda bir özel hastanede yapılırsa 6 bin TL ödemeyle bu ameliyatın gerçekleşebileceği söyleniyor. Emin olmak için şahsen kendim aradım ve “inanın bizimle alakalı değil. Bizim hastanelere ürün verilmiyor artık. İhaleye giren olmadı. Siz kapakçığı faturalı alacaksınız, biz takacağız” dedi karşımdaki ses. “Bu adam 35 yıl bu devlete hizmet etti. Hani para vermeden sağlık hizmeti veriliyordu. Kendimizden geçtim, emekli insana bari bunu yapmayın. Yalan mı o söylenenler” diye sordum ve “hepsi yalan beyefendi” dedi!!! Sağlık konusunda güvendiğim birkaç kişiyi aradım. Evet! Hiçbir firma, devlet hastaneleri ihalelerine girmiyormuş. Ödeme alamayacaklarını düşünerek, ürün vermiyorlarmış.

Hülasa; eğitimi, teşvik yalanıyla özel okullara evirdiniz ama altı sağlam olmadığı için insanları yarı yolda bıraktınız. Sağlıkta tüm sorunlar çözüldü dediniz ama insanlar hala kuyruklarda, tanıdığın yoksa işin hallolmuyor. Hastaneye yatmak için, öncesinde doktorun muayenehanesinden randevu almadan, hastanenin kapısının önünden geçemiyorsunuz. Gittiğiniz özel hastaneler yalan yuvası. Sadece devleti soyuyorlar. Her büyük özel hastanede bir iktidar ortaklığı var. Yatırım olmadan ülke düze çıkamayacak. Trafik polisleri ellerinde ceza makbuzuyla geziyorlar ve milletin cebindeki son paraya göz dikmiş durumdalar. Ülkede adalet yerlerde ve Türkiye Cumhuriyeti, yatırım anlamında güvensiz ülke konumunda. Millet ise bir ‘Kara Cuma’ derdine düşmüş, cebinde olmayan parayı harcıyor! Olsun varsın! Ahlat’a saray yapıyoruz. Marmaris’e saray yapacağız. Külliye’nin ışıkları sürekli yanıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde 4 yıl 11 ay ücretli izinle çalışmış Adalet Bakanı’nın eşi, külliyede iş buldu(!) ve Cumhurbaşkanı’nın beyanına göre en sıkıntılı ülkeler İskandinav Ülkeleri; milli gelire göre dünyanın en güçlü ülkesi Türkiye!!!

Son 6 yıldır kendimi Kuzey Kore’li gibi hissediyorum!