Son sel felaketini yeşil Giresun’umuzda yaşadık, şehitlerimiz can kayıplarımız yüksek hasarlarımız var.

Şehitlerimize kayıplarımıza tanrıdan rahmet diliyorum.

Miktad kadıoğlu diye bir iklim bilimci var, Karadeniz’imizin genelinde sık sık yaşadığımız doğa felaketlerini 20 yıl önce bir bir defalarca anlatmıştı.

Sıcaklıkların yılda ortalama yarım derece artacağını Orta Anadolu’da çölleşmenin başlayacağını orta ve Batı Karadeniz’de yaz mevsiminin her yıl uzayacağını, Doğu Karadeniz’de yoğun yağmurlar olacağını ve sürekli seller heyelanlar yaşanacağını tüm Türkiye olarak Kadıoğlu’ndan dinledik.

Yani olacakları biliyorduk.

Tıpkı yaşayacağımız muhtemel İstanbul depremi gibi.

Karadeniz’de yapı yoğunluğu yüzyıllardır derelerin denizle birleştiği noktalarda ve dere kenarlarında oluşmuştur.

Bu yapılaşma sistemi dünyanın yaşadığı küresel ısınma gerçeği ile tam bir tezat teşkil etmektedir.

Biz elimizde olan sakıncalı bu yapılaşma varken bölgede yaşayan insanların canına ve malına kastedecek “HES” uygulamasına başladık.

“HES” kısmen ve bazı alanlarda ihtiyacı giderici bir uygulama olabilir fakat bir derede 12 adet (Giresun Yağlıdere’de) “HES” yaptığınız zaman derenin tabiatını değiştiriyorsunuz, hem doğal çevreyi katlediyorsunuz, hem doğal dere balıklarını öldürüyorsunuz, hem sellere sebep olup insanların canına ve malına kastediyorsunuz.

Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı diye bir bakanlığımız var.

Sayın bakan gerek depremlerde, gerekse sellerde sadece kaç binanın yıkıldığını, kaç binanın hasar aldığın,ı istatistikçi gibi açıklıyor birde Bodrum’da yandaş olmayan müteahhitlerin inşaatlarına yüksek montanlı cezalar yazdırıp yıktırıyor (Bodrum’da aracıyla geçerken sağa baksa kendi yandaşlarının ormanları yakıp yaptıkları yüksek katlı lüks otelleri görecek fakat giderken sağa bakmıyor herhalde)

Hâlbuki ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesine tüm bölgeyi içeren bir imar planı yeni yapılaşma yönlendirmeleri hatta “kentsel taşıma” projeleri geliştirmesi olması muhtemel küresel ısınmaya göre planlar yapması gerekir.

Doğu Karadeniz bölgemize devletimizin mühendislik eli mutlaka uzanmalı,uzanmazsa ne olur?

Sık sık hatta bundan sonra daha da sıkça bölge insanımız için can ve mal kayıplarına devamlı muhatap olup içimiz yanacak.

Bakanların bölgeye gitmesi, bölge halkının sorunuyla ilgilenmesi tabiî ki yerinde bir davranıştır.

Fakat şov yapar gibi dozerin üstüne çıkacaklarına kesin ve genel çözüm üretecek projeler üzerinde çalışsalar (tabii HES’leri çoğaltmaya değil) yeni ve güvenli bir yapılaşma planları için yol almaya başlasalar geç olmakla beraber bir hizmet yapmış olabilirler.