Ülkemiz 7 aydır covid virüsü salgını altında.

Dünya bizden önce salgın başladı tüm insanlık virüsle bir ölümcül mücadele yapıyor.

Dünyada yaklaşık 900 bin ülkemizde yaklaşık 6 bin (tabii resmi olan genelde açıklanan rakamlara bir inanmama olgusu var) insanımızı kaybettik.

Virüs salgını sonrası dünya yüksek bir ekonomik daralma yaşıyor ABD yüzde 31 küçüldü biz ise yüzde 9.9 küçüldük ( tabii resmi açıklama)

Sokağa çıkma yasakları yaşadık aylarca TV’lerden ellerimizi nasıl yıkayacağımızı tarif ettiler, her birimizin mutlaka birkaç yakını virüs salgınında vefat etti.

İnsanlar annelerinin babalarının evine gidip kapısından içeriye girmedi çünkü tüm yaşlılar potansiyel bulaştırıcı olarak lanse edildi.

Milletçe tedirgin günler yaşadık halen de yaşıyoruz.

Bazı uygulamalarda geç kalınmış olmasına rağmen salgın kısmen kontrol altına alınmış gibi oldu virüs salgınından günlük insan kaybımız 14–15 lere kadar düştü.

Yaz geldi toplumsal hareketlenme başladı ve virüs salgınından dolayı insan kayıplarımız günden güne yükselmeye başladı 40’lı 45’li rakamlar görüyoruz maalesef.

Dünya aynı zamanda bir küresel ısınma ve buna bağlı olarak iklimsel değişiklikler yaşıyor.

İklimbilimci aynı zamanda Karadenizli bilim insanı “Miktad Kadıoğl” bundan yaklaşık 20 yıl evvel “ zamanla Orta Anadolunun kuraklaşarak çölleşeceğini Orta ve Batı Karadeniz bölgesinde sıcaklıkların artacağını ve yaz mevsiminin uzayacağını Doğu Karadeniz bölgesinde ise çok yoğun ve ani yağışların olacağını ve sık sık sel felaketlerinin yaşanacağını” defalarca TV’lerde söyledi, bizlerde izledik.

Bu yaşananlar doğa olaylarıdır doğa olaylarına insan müdahalesi tabiî ki olabilir zaten tüm dünya yıllardan beri küresel ısınma ile bir yıldır da corona virüsü ile mücadele ediyor.

Türkiye devleti vatandaşlarının maskesiz sokağa çıkmasını çeşitli illerde düğünleri asker uğurlamalarını yasakladı. Hatta cenazelere bile insanların birinci derecede yakınlarından başka kimsenin katılmasına izin verilmedi, her çeşit toplantılar ertelendi okullar kapandı, berberler, kıraathaneler, lokantalar, kapandı.

Ülkemiz insanı devletinin aldığı tedbirlere genellikle uydu.

Kişi olarak sokakta maskesiz gezen insanları uyardık mümkün olduğu kadar kalabalıklardan uzak durmaya gayret ettik.

Karadeniz’imizin yeşil şehri Giresun önemli bir sel felaketi yaşadı Yağlıdere ve Dereli ilçelerimizin yaşadığı mağduriyeti şehitlerimizi sel sularında kaybolup ölen cesedi bile hala bulunamayan insanlarımızı içimiz acıyarak izlemek zorunda kaldık.

Devletimizin cumhurbaşkanı bu gün Giresun’a gideceğini söylemişti.

Tabii biz vatandaşları da saf saf cumhurbaşkanımızın sel felaketi yaşayan Giresun halkının yaralarına merhemi olacak, evini dükkanını kaybeden insanlara yardım mı edecek, Doğu Karadeniz bölgesi için bir imar planı çalışması mı yapacak, derelerin normal yatağını değiştirip felaketlerin bir sebebi de olan ve olacak olan “HES” lerin sayısını mı azaltacak gibi var ise faydalı çalışmalarını açıklamasını bekliyorduk.

Fakat Ak Parti başkanı cumhurbaşkanımız bugün Giresun da bir miting yaptı.

Doğu Karadeniz bölgemizin yaşadığı lokal sel felaketlerine bir de olası virüs bulaşma felaketine zemin hazırladı.

İnsanlarımızın canı mı yoksa siyasi varlığınızın bir zaman daha devamı mı önemli.

Görülen odur ki iktidarın siyasi ikbal düşüncesi insanlarımızın canının sağlığının düşünülmesinin önündedir.

Mitinge gidenler hadi toplama kalabalık.

Peki, mitinge gidenlerin virüs bulaştıracağı gitmeyenlerin günahı ne?