KAYSERİ, MERAL AKŞENER İÇİN GIVIŞLADI

Kadir Has Spor Salonu önünde bekliyorum. Meral Akşener 20 00’da salona girmeliydi; gecikti... Beklerken Meral hanımı, teşkilattan.. lise, üniversite çağımdan tanıdığım Ülküdaşlarımla sohbet ediyorum; konumuz belli: “N’olacak MHP’nin hali” girizgahlı... Kayseri’nin izi vardır, hem bizde hem hareket özelinde.. kıymetlidir Kayseri. 20 yılı aşkın bir hukuk, eski ocak günlerimiz; acı tatlı geçmiş; burada karşıladı acizanemi... Yıllar sonra da olsa bizi bir araya getiren sebep, yegâne paydamız tek: Sadece Ülkücü-Türkçü olmaklığımız ve MHP’ye verdiğimiz önem… Kayseri’de gençliğimizin en nadide dönemleri geçti. Dün ile bugün arasında bakıyorum da.. çokça idealist ve hatta kanımızın delişmen aktığı dönemde hasbi Türkeşçilermişiz… Ne yalan söyleyeyim; Kayseri geçmişimin verdiği anılar hürmetine mutlu oldum.

Kayseri’de Ülkücülük kendine münhasır bir durumdur; diğer iller ile mukayese edilemez. Bir Kayserilinin Ülkücülüğü ancak kendi ile mukayeselidir. İşin özü Kayseri, MHP ve Ülkücülerin tarihi adına önemlidir. Pınarbaşı, Tekir Yaylası bu camia için anlamlıdır. Öbür yönüyle de Ülkücülerin birbirini yıprattığı bir şehirdir. Hatırlar mısınız? 1995 seçimlerinde Rahmetli Türkeş’in oğlu, Tuğrul Türkeş’in adaylığını dahi istememişlerdi. Kayseri’nin dedikodusu fazladır; vay şunu demişler.. yok böyle etmişler! Meral Akşener daha gelmeden, Bazı Kayserili Ülkücülerin lakırdısında bir isim-sıfat tamlaması ile bir niteleme sıfatı çok cari olmuş: “Meral Abla” muhabbeti ve “Hain” yaftalaması. Meral Akşener’i desteklemek Hıyanet mi?!. Ne kadar ucuz!..

Salonun önünde bir eski gazeteci dostum denk geldi; mahalli gazeteci. Adamın ilk lafı hoş-beş etmeden: “Vay.. sende mi hain oldun?”. Ulan.. belki yıllardır görüşmeyiz; az çok bir ocak geçmişin var, arkadaşız.. bu neyin kafası?!. Aklımdan bu cümleler geçti elbet; fakat bir şey demedim. “Kayserili istihzası ve biraz kinaye dozundadır” düşüncesiyle ayaküstü lafladım, o kadar. Ama şu başıma gelen örnek bile Ülkücülerin ne kadar sıhhatsiz bir duruma düştüğünün emaresidir.

Talas’ta oturuyoruz. Salona gitmeden evvel çay, sohbet… Doğu illerinden M.Vekili adayı olmuş, Ülkücülüğü ve adamlığı zinhar tartışılmaz bir Kayserili arkadaşım beni görmeye geldi; sağ olsun. Devlet Beğ’i sıkı şekilde müdafaa ediyor (Bahçeli artık müdafaa pozisyonundadır) bizimle resim çekinirken bile imtina etti, rahatsız oldu. Meramı vazıh; dert şu ki muhalif(!) kelleler ile aynı karede görünmeyelim; ola ki laf söz bizi yormasın ve ikbale halel değmesin. Yine de.. geçmişin hatırına fotoğraf işini becerdik. Kafalarımız fikir ve çare üretmekten çok nelere dalmış…

Şimdi, Bahçeli eleştiriliyor; bende eleştirenlerdenim. Paralel maralel hepsi hikâye. Müsavat Dervişoğlu’nun bulunduğu yerde Ülkücülüğün ayarı kaçmaz! Üst kurul delegeleri de umurumda değil; Ülkücü’nün feraseti asli öncelik. Ne siyaseti ne ideolojiyi ve aradaki dengeyi tesis edemeyen kadrodan hayır gelmeyeceği için dedik ki: Bahçeli Dönemi Kapanmıştır! Meral Akşener’in adaylığı ile ilgili sorunum yok; genel manada, hareketin sonrasıyla ilgili tereddütlerim vardır. Peyder pey paylaşıyoruz ve fırsat bulduğumda paylaşmaya devam ederim.

Kayseri’de iki gün kaldım; tek cümleyle durum tuhaf… Ülkücüler, Bahçeli’yi mi yoksa ondan taraf olanları.. yahut Meral Akşener’i mi yoksa onu destekleyenleri mi eleştiriyorlar anlamakta zorlandım. Kayseri Kalesi’nin burçlarında Ülkücünün akıl ve izanına Bizans ahvalinin gölgesi düşmüş. Aralarında konuştukları hafi mevzular değil, alenileşen tevatür ya da açıkça dedikodular… Paylaşalım: “Vekillik, Ülkücülük işi değil, para işidir gardaşım, adeta ihale dildi!” Kayseri gerçeği belki de... “İl başkanı 7 Haziran seçiminde Bahçeli’yi ve Kayseri’den aday olan vekilleri eleştiriyordu; Ankara’ya, Şefkat Çetin’in yanına bir gitti 180º derece değişti, ne ola?!.” Sonrası falan.. filan, feşmekan…

Kayseri özeli belki Türkiye genelinde Ülkücülerin elan gerçeğidir. Meral Akşener’in konuşmalarını yazıp, kritik etmeyeceğim. Müsavat Dervişoğlu ile sarılıp kucaklaşmak, Servet Avcı ile selam edip tokalaşmak, indimde çok daha güzel anekdotlardır.

Rahmetli Türkeş döneminde bu Kayseri çok daha iyi idi… Bahçeli ile geçen her zamanın tahribat faturası oraya da uğramış. Velhasıl Kayseri’de de ne güven, ne Ülküdaşlık hukuku ne de “biz” algısı kalmış; hepsi yerle yeksan. Evet, Kadir Has Spor Salonu doluydu, belli ki Meral Akşener’in İkbal Yıldızı parlamakta ve Devlet Bahçeli artık “LİDER” değil! Protokol kapısı olan yerde korteji idare eden adam, gençlere bağırdı: “Kimse gıvışlamasın!”.. iyi de ortalık gıvışlıyor be adam, kim nasıl gıvışlamasın?!. Bakınız, Meral Akşener ya da o çok özlenen iktidar gelirse sorun biter mi sanıyorsunuz? Ülkücülüğün genetik kodu ciddi saldırı tehdidi altındadır. Sorunlar halen diri ve çözümü uzak ihtimal gibi görünmekte, haber verelim.

Şu Ülkücülüğün A,B,C’sini baştan ele almak iktiza. Memleket ve dünya meselelerinden Ülkücüler o kadar uzak kalmış ki… Ne Turan ne Milliyetçi idealizm na hak! Biliyorum, Ülkücülerin içinde bedel ödeyenler çoktur; ama ne sağlıklı düşünce biçimi ne de uygun bir dil oluşamadığı sürece her yer Kayseri gibi kalmaya devam eder.

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!