Kuzey Irak’ta olanlar akla ziyan işler. Defalarca Barzani’yi ağırladık, adam ve devlet başkanı muamelesi yaptık, bağrımıza bastık.

Ne oldu da Barzani böyle bir oluşuma girişti? 25 Eylül Pazartesi günü referandum yapacak.

Bu girişimde bizim payımız ve katkımız nedir?

Sn. Erdoğan ve AKP’nin kurmayları Kuzey Irak’ta ki oluşumlar karşısında ne kadar samimiler?

Barzani ve ailesinin Türkiye’de kaç şirketi var, Türk bankalarında ne kadar likitleri bulunuyor?

Kuzey Irak’ta üretilen petrol, Türkiye aracılığıyla nasıl pazarlanıyor?

Habur gümrük kapımız neden hala açık?

Kuzey Irak’ın yiyecek ihtiyacını Türkiye mi karşılamakta?

Bu sorular cevap beklemekte. Madem Kuzey Irak’taki oluşuma karşısınız da neden Barzani’nin nefes borusunu kesmiyorsunuz?

Türkiye, Katar’a asker gönderiyor, İdlip’e gönderme hazırlığında.

Aynı Türkiye neden Kerkük’e asker göndermiyor, neden jetlerimiz gerekeni yapmıyor?

Demek ki Türkiye’yi yönetenler, “Bizden habersiz Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” diye afra tafra yapanlar, beş yıl sonrasını göremeyenlermiş.

Kuzey Irak konusunda sözde mangalda kül bırakmayan, ateşli demeç verenler; beğenmedikleri Atatürk’ün yaptığı Lozan ve Ankara antlaşmalarına sığınmak ve bu iki antlaşmaya atıf yapmak zorunda kaldılar.

Neymiş; Atatürk yıllar öncesinden bugünleri görebilmiş ve hem Lozan hem de 1926 Ankara antlaşmalarına; “Irak’ın toprak bütünlüğü bozulursa Musul ve Kerkük’e Türkiye’nin müdahale hakkı doğar” şartını koydurmuş.

Oysa bizim yeni yetme siyasiler, hain ve alçak Barzani’yi kırmızı halılarla ağırladılar, VİP salonlarından geçirdiler, paçavralarını bayrak diye gönderlere çektirdiler, partilerinin kongrelerinde, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlattılar.

Yalan mı?

Kuzey Irak’ta Barzani’nin yapacağı referandumu Talabani bile istemiyor olmasına rağmen, bundaki ısrarın arkasındaki güvence ne, cesareti veren kim? (Son akşam onlarda referanduma katılacaklarını söylediler)

Ortalıkta pis bir dedikodu dolaşıyor. İnşallah doğru değildir. “Siz AKP ve Sn. Erdoğan’ın ne dediğine değil ne yaptığına bakacaksın” denmekte.

Ama akıllara Katar’a asker gönderen, İdlip’e göndermek için hazırlık yapan Türkiye’nin, söz konusu Kerkük olunca neden suskun olduğu takılmaktadır.

Acaba Kerkük ve Türkmenler konusunda ne kadar samimi miyiz?

Esen kalınız.                                                                                         

NOT: TBMM’inde HADEP hariç CHP ve MHP’nin Tezkere konusundaki duyarlılıklarına ve hükümete verdikleri desteğe teşekkürler. Gün birlik günüdür.