Odgurmuş: Kıbrıs satıldı gibi laflar ediyorsunuz, nedir bunun aslı esası?

Üstad: "Kıbrıs satıldı. Çıktı elden.  Göz göre göre Kıbrıs’ı verdiler."

"Denktaş'ın 50 yıllık mücadelesini hiçe saydılar."

Odgurmuş: Siz neler söylüyorsunuz efendim. Gerçekten öyle mi olmuş?:

Üstad: “Satıldı kardeşim satıldı,  hem de ne fedakârlıklarla canımız kanımız pahasına elde ettiğimiz Kıbrıs'ımızı üç beş pula, bir AB sevdasına verdiler”.

“O Kıbrıs ki, her karış toprağında şehitlerimizin kanı var, Toprağı sıksan şehit kanı fışkırır.

Ama dinleyen-anlayan kim, satıverdiler işte”.

“50 yıllık mücadele adamı Rahmetli Denktaş'ı bile dinlemediler. O’nun feryatlarına kulak tıkadılar ve Kıbrıs'ımızı verdiler”.

“Mehmetçiğin akıttığı kan, döktüğü ter boşuna mıydı?”.

“Biz çocuklarımızı askere-Kıbrıs’a gönderirken ya şehit ol,  ya gazi diye uğurlardık nereden bilebilirdik ki bir “Molla Kasım” gelecek, affedersiniz bir “hükümet” gelecek ve Kıbrıs’ı yok pahasına satacak”.

Odgurmuş: Peki, Her şeyi bilen Üstadım şom ağızlılar soruyorlar:  “Kıbrıs’ımızı kime sattılar, bu satış dolayısı ile satıcılar kaç trilyon aldı” diye.

Bu şom ağızlılar, hep sorarlar.  “ Diyelim sattılar ve parayı aldılar. Bu kadar para nereye konur,  eğer paylaştılarsa kim ne kadar aldı. Özellikle de yöneticilerimiz ne kadar aldılar bilmek isteriz.  Bir vatandaş olarak bunları sormak ve öğrenmek elbette bizim de hakkımız olmalı” diyorlar.

 " Yok, kardeşim, para mara almadılar, öylece verdiler "  diyorsan bari hangi ülkeye satıldı onu açıkla da biz de bilelim. Bilelim de o ülke mallarına boykot uygulayalım.

Diyelim  (xy)   ülkesine satıldı bu canım Kıbrıs’ımız. O zaman şimdi;  Kıbrıs semalarında şanlı Ay yıldızlı bayrağımız yerine yabancı bir bayrak mı dalgalanıyor. Bizim Ay yıldızlı bayrağımız ve Kıbrıs’ın Ay yıldızlı bayrağımız Kıbrıs semalarını süslemiyor yani.

Bazen TV haberlerinde Kıbrıs çıktığında, arkada bizim bayraklarımız görünüyor, bu durumu nasıl izah edeceğiz.

Üstad: “Canım onlar eski görüntüler. Yeni konuşmalara montaj yapıp yayına koyuyorlar.”

“Hem sonra sen ne diyorsun kardeşim, aykırı aykırı sorular soruyorsun. Şüphen mi var.  Yani bu koskoca Kıbrıs satılmadı da biz mi uyduruyoruz. Bal gibi satıldı”.

Odgurmuş:  Ama pek ulusalcı üstadım, ada sanki satılmış gibi değil, eski halinde devam ediyor gibi görünüyor.

Üstad: “Sen ne diyorsun be!    Satıldı diyorsak satılmıştır.  Sayın Denktaş da bunu böyle söylüyor. Ayrıca anlı şanlı danışman ve ünlü Prof. Mümtaz Soysal’da böyle söylüyor,  satıldı diyordu”.

“Sonra,  D. Perinçek de satıldı diyor. Hatta bizim genel Başkan da satıldı diyor, sen onlardan daha mı iyi bileceksin. Bir bildikleri vardır elbet. Satıldı diyorlarsa satılmıştır,  bu gün satılmazsa yarın satılacaktır. Ben bunlara hiç güvenmiyorum, satarlar mı satarlar. Bak Cumhurbaşkanlarını da seçtiler,  Laiklik elden, gidiyor yerlerde sürünüyor kardeşim. Ülkenin temelleri sarsılıyor, Cumhuriyetin tüm kazanımları bir bir elden çıkıyor. Yarın Mondros’u da kabul eder bunlar. Bütün bunlara izin verilmemeli, Kıbrıs en kısa zamanda geri alınmalı, seçim barajları kaldırılmalı, derhal seçim yapılmalı,  İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü derhal görevden alınmalı tamam mı kardeşim”.

Odgurmuş: Ne alakası var Üstadım bunların şimdi.

Üstad: “Neyin alakası kardeşim, ülke yangın yerine döndü gençleri kıyma makinelerine atmışlar(!), asfalta gömmüşler(!) sen alakadan bahsediyorsun. Alakası varsa da herkes istifa etmeli, alakası yoksa da herkes istifa etmeli, var mı bunun ötesi”.

Sözün Özü:

Yalan karşısında eğilen bedenlerin, hakikate doğru bakabilmesi çok zordur… Hele hele gözler ideolojik körlüğe mahkûm olmuş ve zihinlere de “deli gömlekleri” giydirilmişse…