CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ankara'nın Çubuk ilçesinde katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğradı. Yazıklar olsun demekten başka  bir şey gelmiyor elden, gerçekten yazıklar olsun. Bu çirkinliğin arkasında, önünde kim varsa emin olun ülke bütünlüğüne değil, tam tersine hizmet ediyor.

İşte seçim boyunca  dilinize dikkat edin dediğimiz şey budur! O hain, bu HDP'li, öteki Kandil'den emir alıyor dediniz mi kendi dilinizle toplumu kışkırtmış olursunuz. Bu patlama üç ay boyunca yapılan yanlış, yalan propagandaların neticesidir.

Şehit cenazeleri ayrışma yeri değil, bütünleşme yeridir. Hep beraber terör örgütüne güç ve kararlılığımızı gösterme,  şehitlerimizin yalnız olmadığını dosta düşmana hatırlatma, hiç bir saldırının, birliğimizi bozamayacağını ilan etme yeridir. Şehit cenazeleri bile bir ayrışma, kamplaştırma aracı haline geliyorsa vay halimize.

Hayatım boyunca hiç CHP'li olmadım, ama siyaseti yakından takip eden biri olarak Kılıçdaroğlu gibi demokrat, barışçı bir siyasetçinin CHP'nin başında olmasının  da Türkiye için bir şans olduğunu düşünüyorum. Eğer Kılıçdaroğlu da saldırgan, kavgacı, kışkırtıcı bir dil kullansaydı bu ülke nereye giderdi, doğrusu tahmin bile edemiyorum.

Bir de şu vatanseverliği belli parti, grup veya kişilere özgülleme hastalığından vaz geçmeliyiz. Bir çoğunun çocuğunun Askerlik Şubesi önünden bile geçmediği şu yıllarda Kılıçdaroğlu  evladını kendi eliyle askere yolladı. Lafla vatanseverlik olmaz, vatanseverlik ülkemizi sevmektir. İnsanlarımızı ayrım yapmadan kucaklamaktır. Topluma zarar verecek söz ve davranışlardan kaçınmaktır.Hukuka ve töreye uymaktır. Eğer kim daha vatansever hesabına düşersek bunun altından kalkamayız, özellikle önüne geleni PKK ile işbirliği yapmakla suçlayanlar kalkamaz.

Kılıçdaroğlu'na saldıranlara şunu sormak istiyorum. Çözüm sürecinde Apo'nun mektupları Diyarbakır meydanında okunurken neredeydiniz?

PKK artıkları yaylalara inip şenlik yaparken, savcımız, hakimimiz Habur'a gönderilirken neredeydiniz?

HDP milletvekilleri İmralı'yı su yolu haline getirirken  hangi tuldaya saklanmıştınız da hiç sesiniz çıkmıyordu.

Şivan Perver megri megri derken niçin vatansever tarafınız hiç rahatsız olmadı.

PKK'ya yakın bir sürü adam akil adam yapılarak şehir şehir dolaşıp PKK terör örgütü değil, ulusal kurtuluş örgütüdür derken niçin hiç sesiniz çıkmadı?

Çözülme sürecinde bazı valiler Apo'ya teşekkür edecek kadar işi ileri götürürken neden hiç tepki göstermediniz?

Daha sayayım mı?

Bunlar gibi onlarca örnek gösterilebilir. Barzani'nin bayrağını Atatürk hava limanında dalgalandıran, partisinin kongrelerine davet eden Kılıçdaroğlu muydu? Hayır bu yaptığınız vatanseverlik değil, vatansever olsaydınız bu saydığım işler olurken  sesinizi yükseltirdiniz. Apo ile masa kurulurken biz bu masayı kurdurtmayız derdiniz. Alık alık seyrettiniz, konuşanları kan dökücü vampir ilan ettiniz.

Kılıçdaroğlu'na yapılan çok yanlış. Hep söylüyor, yazıyorum, hiç bir terör örgütü bu ülkeyi bölemez. Ama yanlış siyaset böler, particiliği din haline getirmek böler, siyaseti mümin- kafir, hain- vatansever zemininde yapmak böler. Ayrıştırıcı bir dil kullanmak böler. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalayım hırsı böler.  Bizim kültürümüzde cenazeye kanlı düşmanınız bile gelse ona saygı gösterilir. Türkün töresi budur. Hani sizin töreniz?

Umarım bu çirkinlik herkese ders olur, siyasetçilerimiz dillerine biraz daha dikkat ederler. Yoksa kendi felaketimizi kendi dilimizle hazırlamış oluruz. Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun diyor, iktidarın bu çirkinliğin hesabını sormasını bekliyoruz.