Öncelikle şunu belirteyim ki, günümüz siyasetçilerinin ve parti liderlerinin birbirlerine karşı üsluplarını asla tasvip etmiyorum. Yakışıksız ve düşük seviyeli, Türk töre ve kültürüne hele hele İslam adabına hiç uygun değil.

Son günlerde Türkiye aleyhine bazı hoş olmayan gelişmeler var. Türkiye’yi ve Türk yöneticileri köşeye sıkıştırıcı, taviz koparmaya yönelik şantaj girişimleri ayan beyan ortada. Hepsini kınıyor ve lanetliyorum.

Bir soru: Türkiye neden ve nasıl bu konuma getirildi?

Sn. Kılıçdaroğlu son günlerde elinde olduğunu söylediği belgelerle Sn. Erdoğan ve ailesine bazı suçlamalarda bulunmakta. Konu yargıya taşınmıştır, doğru mu değil mi kararı yargı verecek.

Fakat Kılıçdaroğlu’nun bu belgeleri açıklarken Sn. Erdoğan’a söylediği kimi sözleri, “Tarafsız Cumhurbaşkanına hakaret yasaları” gereği suç sayılarak soruşturma açılmış.

Liderlerin birbirlerine söyledikleri nezaket dışı sözlerin tamamı zaten ayıp ve suç niteliğinde! Ben şahsen seçilmiş insanların konuşmalarında daha kibar ve daha nezih olmalarını isteyenlerdenim. Kaldı ki seçilmiş insanlara uluorta yakışıksız sözlerin söylenmesi taraftarı da değilim.

Biz ne zaman diplomasi dilini ve dünya siyaset dilini öğreneceğiz? Kavga ederek nereye varacağız. En büyük savaşların bile sonunda bir antlaşma olmuyor mu?

İşin hukuki yönüne bakınca; Sn. Erdoğan tarafsız bir cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor mu?

Elbette hayır! Kendileri aynı zamanda AKP’nin de genel başkanıdır. Partiler birbirlerini muhatap ve rakip olarak görürler. Bu da normal sayılmakta!

Mevcut yasalar, “Tarafsız Cumhurbaşkanına” hakaret paydasında. Henüz uyum yasaları çıkarılmadı ve Türkiye hukuki olarak: “Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine” geçemedi.

Sn. Yargıçlar bu soruşturmaya nasıl bakacaklar? Tarafsız Cumhurbaşkanına hakaret yasalarıyla mı yoksa partili cumhurbaşkanına hakaret yorumuyla mı?

Elbette cumhurbaşkanı bütün cumhurun başı idi. Ama şimdi aynı cumhurbaşkanı bir partinin de genel başkanıdır ve asla tarafsız da değil. Elbette karşı partiler, böyle bir sıfatı olan genel başkanı rakip olarak görüp ona göre politika yapmayacaklar mı?

İşin içinden nasıl çıkılacak belli değil. Bu davaya bakacak mahkemeye ve yargıçlara sabırlar diliyorum. İnanın o değerli yargıçlarımıza da acıyorum!

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık konumunda bir durum söz konusu!

Ne olurdu sanki parlamenter demokratik sistemle, devletin fabrika ayarlarıyla oynamasa idik.

Elbette vatana ihanet eden, terör örgütü kuran ya da terörü ve terör örgütlerini destekleyen, rüşvete bulaşan her parlamentere soruşturma açılsın, yargılansın ve hak ettiği cezaya çarpılsın.  Demokratik sistem kendini korusun.

Ama Rezza’yı bu ülkeye getiren, vatandaş yapan, devletin sırlarını ona sunan,  rüşvete dayanan ticaret yapmasına fırsat verenleri ne yapacağız? Hayatı, evliliği ve ticareti yalan ve rüşvet üzerine kurulu birini ABD’ye neden saldık?

Öyle görünüyor ki Sn. Erdoğan, AKP ve Türkiye oldukça zor bir süreçten geçiyor. Olur mu ki, Anaysa Mahkemesi Partili Cumhurbaşkanlığı referandumunu iptal etsin ve erken seçimin yolu açılsın.

Hukuku acilen: saygın, tarafsız ve bağımsız konumuna getirmeliyiz.

Bekleyip görelim. Neler olacak neler!

Esen kalınız.