Kokain, güçlü bir uyarıcı ve son derece bağımlılık yapan bir uyuşturucu maddedir. Kokain, Güney Amerika'da yetişen Erythroxylon coca (veya kısaca "koka") ve Erythroxylum novogranatense türü bitkilerden üretilen, alkaloid bir uyarıcı uyuşturucudur.

Kokain kullanımı, genel ölüm riskini artırır ve özellikle de damar içi kullanımı travma, kan enfeksiyonları ve HIV gibi bulaşıcı hastalık riskini artırır. Ayrıca kokain kullananlarda inme, kalp krizi, kardiyak aritmi, (sigara gibi içildiğinde) akciğer hasarı ve ani kardiyak ölüm riski de daha yüksektir. Yasa dışı olarak satılan kokain genellikle lokal anestezikler, levamizol, mısır nişastası, kinin veya şeker ile karıştırıldığında ek toksisiteye neden olabilir.

Kokain almak için en sık kullanılan yol, yaklaşık 3 dakikada etki eden burundan çekmedir. Bir diğer yol ise damar yoluyla enjeksiyondur. Suda karıştırılıp damara enjekte edilen kokain, sadece 20 saniyede etki eder (kullanıcılar arasında "speedball" olarak bilinen bir yöntem dahilinde kokain, bazen eroin ile birlikte de enjekte edilebilir). Enjekte edilen madde steril olmadığından, bu ekstra riskli bir kullanım yoludur. Dumanı içe çekme ise hem en hızlı etki eden hem de en kolay bağımlılık yapan yoldur.

Kokain, beyindeki ödül yollarını uyarır. Zihinsel etkileri arasında yoğun bir mutluluk hissi, cinsel uyarılma, gerçeklikle temasın kesilmesi veya ajitasyon sayılabilir. Fiziksel etkiler arasında hızlı kalp atışı, terleme ve genişlemiş gözbebekleri bulunur. Yüksek dozlarda kokain tüketmek, yüksek kan basıncına veya yüksek vücut ısısına neden olabilir. Etkiler, kullanımdan saniyeler ila dakikalar sonra başlar ve 5-90 dakika arasında sürer. Kokain ayrıca uyuşma ve kan damarı daraltma özelliklerine de sahip olduğundan, bazen boğazda veya burun içinde yapılan ameliyatlar sırasında ağrı, kanama ve ses teli spazmını kontrol altına almak için de kullanılır.

KOKAİN BAĞIMLILIĞI NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kokain, Güney Amerika’da kendiliğinden yetişen, uyarıcı etkisinden yararlanmak için yerlilerce yaprakları çiğnenen Erythroxylon coca adlı bitkiden elde edilen bir alkaloididir. İlk kez 1860’da ayrıştırılan kokain alkaloidi 1880’de ilk olarak lokal anestetik olarak kullanılmıştır. Vazokonstriktif ve analjezik etkilerinden yararlanmak üzere halen göz, burun ve boyun cerrahisinde lokal anestetik olarak kullanılmaktadır.

1884’de kokainin genel farmakolojik etkilerini içeren bir çalışma yapan Sigmund Freud’un biyografisini yazanlar Freud’un bir süre için kokain bağımlısı olduğunu belirtmişlerdir. 1880 ve 1890’larda birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kokain 1899’da Merck Manual’ de listelenmiştir.

1914’de bağımlılık yapıcı etkileri ve yan etkileri tanımlandığında,  kokain, morfin ve eroinle birlikte bir narkotik olarak sınıflandırılmıştır.

Kokain kullanımının belirtisi kısa sürede kişide gözlemlenir. Kokain Bağımlılığı belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz;

Göz bebeklerinde büyüme, solunumda güçlük, göğüste ağrı, tansiyon düzensizliği meydana gelir. Bunun yanında beyin kanaması, kalp krizi ve ani ölüm gerçekleşebilir.

Kokain kullanımından hemen sonra kişinin enerjisi artar. Abartılı mutluluk hali ve özgüven artışı, yerini ani bir durgunluğa, yorgunluğa ve ruhsal olarak çökmeye bırakır.

Davranış bozuklukları, halüsinasyon görme gibi ruhsal belirtiler meydana gelebilir.

Kokain bağımlısı kişi birinin kendisine zarar vereceğini düşünür.

Uzun süreli kokain kullanımında ağır ruhsal problemler ve intihara eğilim konusunda artış yaşanabilir.

Şiddetli baş ağrıları gözlemlenebilir, bağışıklık sisteminde zayıflama meydana gelebilir.

Kokain kullanımı damarları daraltır. Beyinde tıkanmalara sebep olur. Yüksek doz kokain kullanımı ise epilepsi nöbetlerine sebep olabilmektedir.

KOKAİN BAĞIMLILIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Kokain, bağımlılık riski çok fazla olan bir maddedir ve her yıl binlerce kişi kokain bağımlısı olmaktadır. Kokain insan vücudunu hem fiziken hem de ruhen olumsuz yönde etkilemektedir. Kokain bağımlılığı sinsi bir şekilde gelişir ve bağımlılık geliştikten sonra da tek başına bu maddeden kurtulmak son derece güç olabilmektedir. Kokainin tekrarlayan kullanımında en önemli risklerden biri fiziksel ve psikolojik bağımlılığın uzun yıllar sürmesidir.

Kokain bağımlılığı tedavisinin en önemli problemlerinden biri kişinin maddeden arındıktan sonra tekrar maddeye başlama isteğinin gelişebilir olmasıdır. Kokain gibi vücutta ciddi bağımlılık yapan maddelerden arındıktan sonra bireyde şiddetli bir biçimde maddeyi arzulama isteği oluşabilir. Bununla birlikte kişide tekrar madde kullanma isteği oluşabilir. Birey bu arzuya karşı koyamadığı için maddeyi tekrar kullanmaya başlar. Tedavi sürecinde asıl amaç bireyin madde alma arzusunu ilaç tedavisi ile azaltmak daha sonra da gerekli psikolojik sosyal destek sağlamaktır.

Kokain bağımlılığında genellikle destekleyici ilaç tedavileri ile bağımlılık giderilmeye çalışılmaktadır. Bu durum çoğu zaman yetersiz olabilmekteydi. Son yıllarda kokain bağımlılığı ile ilgili tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Kokainin etki ettiği reseptörlere müdahale edilerek kokainin etkilerini azaltıcı ilaçlar geliştirilmiştir.

Bağımlılıkta tedavi programı, bağımlılık çeşidine ve hastanın genel durumuna göre değişmekle birlikte kişiye özel tedavi planı uygulanmaktadır.

Kokain bağımlılığı tedavisi mutlaka kişiye özel olmalıdır. Bu noktada multidisipliner yaklaşım çok önemlidir.

Tıp dünyasında yüzyıllardır farklı tedavi yöntemleri kullanılmıştır. Antik çağdan bu yana hastalıkların iyileşmesi ile verilen mücadelede pek çok yöntem, pek çok ilaç bulunmuş ve insanlığın hizmetine sunulmuştur.

Modern tıbbın gelmiş olduğu son dönemeçte artık “Kanıta Dayalı Tıp” uygulamaları öne çıkmaktadır. Hastalar için uygulanan tüm ilaç, terapi ve ek tedavi hizmetleri, modern ve kanıta dayalı olarak oluşturulmaktadır.

Editör: Habererk Haber Merkezi