Dünya ve insanlık son 50 yılda bazı yaşananlar itibarıyla normal olmayan zamanları yaşıyor.

Tarihin içinde güçlü devletler veya güç toplayan devletler veya inişte olan devletler olmuştur, siyasi tarih bu devletlerin kendi aralarındaki mücadeleleri anlatır.

Milletler mücadelesi ortaçağ ve yakın çağda meydan, tabya siper savaşları, deniz ve sonrasında hava savaşları şeklinde sürerken, yeniçağda bazı değişkenliklerin yaşandığı görülmektedir.

Siber ve teknolojik saldırılar bundan sonraki devletlerin birbirine üstünlük kurma alanı olarak öne çıkacak gibi.

Teknolojide insan yerine konan robotlarla başlayan, klonlanmış koyunlarla devam eden gelişme yapay zekâ çalışmalarıyla devam ediyor.

Yapay zekâ olurda, yapay güneş olmaz mı?

Bazı yorumculara göre yapay güneş var ve Çinliler yapay güneşe sahip.

Anlayabildiğimiz (Bundan sonrası bilgiye dayalı değil sadece kendi yorumum)

Güneşin enerjisinin kontrol edilmesi, kullanılması, yönlendirilmesi çok akıl dışı durmuyor.

Bir uydu aracılığıyla güneşten elde edilecek ısıdan mümkün olan yerlerde yangın çıkarılması çok da imkânsız gibi görünmüyor.

Ülkemizde son 10 günde 232 yerde yangın çıktı.

Yangınların çıkması sanki hazırlandı gibi görünüyor.

Türk Hava Kurumunun yangın söndürme uçaklarının devre dışı bırakılması, tarım orman bakanlığının yangın söndürme tedbirlerinin almaması, yangın için en uygun yerlerin seçilmesi.

Bilemediğimiz başka sebepler.

Sanki yangın karşılanmış gibi.

FETÖ darbe teşebbüsü gibi…

Hatırlayalım, darbe hazırlıklarını.

Balyoz, Ergenekon kumpasları.

Orduda emekli edilen milliyetçi subaylar.

ABD ve İngiltere’nin vatandaşlarına seyahat yasakları, büyükelçiliklerini kapatmaları, sonradan öğrenilen ordu içindeki hareketlenmeler.

Bilinmeyen FETÖ hareketlenmeleri.

Hiç bir şey durup dururken olmuyor.

Devleti yönetmek muhtemel tehlikeyi, tehlike olmadan bertaraf etmeyi gerektirir.

Devlet yangın çıkan tüm orman alanlarında en az 20 yıl tapularında el değiştirmeyi yasaklamalıdır ki,

Devleti yönetenlerin yangın çıkaranlarla işbirliği içinde olmadığına inanalım.

10 gün içinde 232 yangının bir anda çıkmasını doğal sebeplerle izah etmeye çalışanlar, halkı aptal yerine koyanlardır.

Orman yangını tabii çıkabilir, ama tüm topraklarımıza savaş açar gibi çıkan yangınların arkasını aramak hem yurttaşlar olarak bizim hem de devletimizin tüm kurumlarının görevi olmalıdır.

Yapay güneşe dönersek, Çin’in Atina limanını satın aldığını, iktidarın son büyük vurgunu olarak kabul edilen Kanal İstanbul projesinin en büyük müşterisi olduğunu bilerek bu işleri yorumlamalıyız.

İnsanlık çeşitli virüslerle, son olarak da corona virüsüyle güçsüzleştirilen veya güçsüzleştirilmeye çalışılan ekonomisi gelişmemiş ama gelişmekte olan devletlerin, emperyalist devletlerin avları olma çağına giriyor.

Zaten devam eden bir süreç olan bu durum, bundan sonraki yıllarda daha da vahşileşmiş bir görünüm sergileyecektir.

Türkiye olarak biz ABD’nin BOP ve Çin’i çevreleme projeleri ile Çin’in saldırgan vahşi stratejileri ile karşı karşıyayız.

Tabii ki teslim olmayacağız.

Tüm dünya Türklüğü olarak güçlerimizi birleştirmek ve bir dünya gücünü ortaya çıkarmak en önemli stratejik hedefimiz olmalıdır.

Unutmamalıyız ki bu gün ormanlarımızı yakanlar, yarın gemilerimizi, ekinlerimizi, fabrikalarımızı yakmayı mutlaka planlıyorlardır...