Hukukun, demokrasinin, adaletin dünya üzerinde kişilere, kurumlara, sınıflara göre hüküm vermediğini biliyoruz.

Türkiye ne yazık ki bu istisnalardan biri olsa da, doğrunun; tek ve değişkenlik göstermediği hususunda en azından vicdanı olan herkesle mutabık olabiliyoruz.

Vicdan derken öyle büyük kalabalıklardan bahsetmiyorum tabiî ki..

Küçük, küçücük bir azınlıktan bahsediyorum.

Bu toplumun bir kere kafadan; "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" adlı bir bilinç altı var.

"Altta kalanın canı çıksın" gibi bir ata sözü var.

Eşekten düşeni anlamak için ille de eşekten düşmeyi bekleyen yığınları var.

Kendisine hiç sıra gelmeyeceğini zanneden milyonları var.

"Ben işinde gücünde, ekmeğinde aşında, kimseye karışmam, sesimi de çıkarmam, bana ne olur ki!" diyen yüz binleri var.

Oluyor ama.

Çünkü hukuksuz uygulamalara sessiz kalmak bunu onaylamaktır aslında...

İbre dönüp dolaşıp seni buluyor.

"İşimi kaybederim, tutuklanırım, başım ağrır ama ben tek başıma ne yapabilirim ki" diye sızlanmak kolay.

Cehalet bir gerekçe olmayacağı gibi "korkaklık da" asla bir gerekçe olamaz..