Bilmeyen yeni arkadaşlar için tekrar ifade edelim ki, Ali Güngör, bizimle aynı bölgenin çocuğu, arkadaşımız ve akranımız olarak beraber büyüdük; 1967’li yıllardan itibaren Başbuğ’un dizi dibinde yıllarımızı geçirdik. Kendisi Ziraat Yüksek Mühendisidir. Üniversite yıllarını Ankara’da geçirmiştir ve MHP’de Gençlik Kolları Genel Başkanlığı da yapmıştır. Halis muhlis Türk çocuğudur ve biyografisine göre Tarsus Meşelik Köyünde 1950 yılında doğmuştur. Meşelik’in eski adı “Şamlar” imiş ki,  sanıyorum Halep Türkmenleri’nin diğer adı olan “Şamlular”ın  bir “Yörük” oymağındandır. Bizim bölgede Tarsus, eski “el-Türkiyye” yani “Memluk Devleti”nin Anadolu başkentlerindendir ve Cumhuriyet devri milliyetçilik hareketlerinde, özellikle “ülkücü”harekette çok mutena bir yeri vardır.

Ali Güngör’ün hayatı da, tam bu gerçeklere uygundur. 1980 İhtilâli’nden sonra veda ettiği bürokratlıktan,  yasaklı MHP yerine kurulan MÇP’ye intikal ettiği zaman tam geçmişine uygun bir tutum sergilemiş ve Genel Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı bu hareketi kendi elleri ile ölümsüz lidere teslim etmiştir. Bu çalışmalarının mükâfatı olarak sonradan yolları ayrılsa da,  ilk olarak Devlet Bahçeli tarafından Mersin’den aday gösterilmiş ve 21.Dönem MHP Mersin Milletvekilliği yapmıştır.

Bizim Tarsus, öteden beri Çukurova’da Türklük duygularının isyana çevrildiği bir yapıdadır. Bu sebeple Ali Güngör, Millet Meclisi Kürsüsü’nden zamanın koalisyon partilerinin “Şartlı Salıverilme Yasasını” çok ağır biçimde tenkit edince partiden ihraç edilmiş ve dönem sonuna kadar vekilliğe bağımsız olarak devam etmiştir. Hatta bu dönemde bir parti kuracağı söylenmiş, şimdi realize olup olmadığını hatırlayamadığımız bu parti sebebiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile araları soğumuştur.

Ali Güngör’ün epeyce bir zamandan beri Ankara’da bir hastahanede ağır hasta olarak yattığını biliyoruz. Hatta birkaç sefer adı “Öldü”ye bile çıktı. Böyle bir durumda beklenen odur ki, Sayın Devlet Bahçeli onu ziyaret etsin ve hal hatır sorsun. Bu istekler yüksek sesle medyada da ifade edildi. Elbette Güngör’e dostları olarak “acil şifalar” diledik. Bu biraz olsun acılarını hafifletmiştir; lakin en önemlisi evvelki gün Sayın Bahçeli’nin ziyareti ve iki saatlik sohbetidir ki, bu ziyaretten sonra Güngör âdeta dirilmiş ve “Bu hastalığı yeneceğim” demiştir. Bu yerinde ve ahde vefa örneği hareket, elbette Sayın Bahçeli’nin görevidir; fakat ve bilhassa kendilerini camia olarak kutlamak şarttır. Çünkü ülkenin ve hareketimizin her zamankinden fazla birlik, beraberlik  ve şefkate ihtiyacı vardır. Güngör’e acil şifalar diliyoruz.

Muhabbetle.

 

 

Editör: TE Bilişim