Avrupa’dan Türkiye’ye Din ve Mekânın Yarışı

Avrupa tarihi, mezhep savaşlarının, dinin siyasi bir silah olarak kullanılmasının, inancın rekabet unsuru haline getirilişinin acı örnekleriyle doludur. 16. yüzyılda Almanya’da başlayan Protestan Reformu, Avrupa’nın her köşesinde derin sarsıntılar yarattı. Martin Luther’in 1517’de Wittenberg Kilisesi’nin kapısına astığı 95 Tez, sadece dini değil, siyasi ve toplumsal bir devrim başlattı. Ardından gelen Katolik karşı hamleleri, din savaşlarını başlattı.

Fransa’daki Saint Bartholomew Katliamı’nda (1572) binlerce Huguenot (Fransız Protestanı) Katolik milislerce katledildi. 1618-1648 yılları arasında süren Otuz Yıl Savaşları, Avrupa’nın hem nüfusunu hem de ekonomik yapısını yerle bir etti. Bu savaşlar sonunda 1648’de imzalanan Westphalia Antlaşması, sadece savaşlara değil, aynı zamanda dinin devlet politikalarındaki etkisine de sınırlamalar getirdi. Böylece laiklik düşüncesi Batı’da fiilen doğmuş oldu.

Tüm bu tarihsel süreçler sonunda Avrupa, kiliseyi hayatın merkezinden çıkararak onu bireysel inancın sembolü haline getirdi. Ancak geride sayısız “rekabet mimarisi” kaldı. Protestanlar bir yere kilise yaptığında, Katolikler hemen karşısına kendi kiliselerini dikti. Ortodokslar da bu yarıştan geri kalmadı. Bugün Almanya’da, İsviçre’de, Polonya’da köy ortasında ya da dağın başında nüfusu aşan sayıda kiliseye rastlamak bu yüzdendir.

Türkiye’de Cami Sayısı ve İhtiyaç Dengesi

Benzer bir durum son yıllarda Türkiye’de de yaşanıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2023 verilerine göre Türkiye’de 89.445 cami bulunuyor. Bu sayı, Avrupa’daki pek çok ülkenin toplam kilise sayısını geride bırakıyor. Örnek vermek gerekirse:
• Almanya’da toplam 45.000 kilise var (Katolik ve Protestan dahil), nüfusu 83 milyon.
• Türkiye’de 2023 itibarıyla 89.445 cami var, nüfusu yaklaşık 85 milyon.

Türkiye’de en çok cami bulunan şehir, 3.500’ün üzerinde camiyle İstanbul, ardından Konya ve Ankara geliyor. Ancak dikkat çeken bir diğer husus da şu: Camilerin çok büyük bir kısmı özellikle küçük yerleşim yerlerinde, çoğu zaman cemaatten yoksun bir şekilde ayakta duruyor. Sabah, yatsı ya da diğer vakit namazlarında imamdan başka kimsenin olmadığı camiler birer “boşluk mimarisi”ne dönüşüyor.

Bu tablo bize, ibadethanelerin inanç ihtiyacından çok sembolik bir rekabet unsuru olarak görülmeye başladığını gösteriyor. Bir mahallede bir cemaat, dernek ya da grup cami yapınca, diğer grup da onun karşısına bir cami yaptırıyor. Tıpkı Avrupa’da mezhep savaşları döneminde kiliselerin karşılıklı dikilmesi gibi…

Asıl Mesele Taş Değil, İnsan

Mesele sadece ibadethane inşa etmek değil. Asıl mesele, bu yapılar vasıtasıyla neyin inşa edildiğidir: Ahlak mı, adalet mi, birlik mi? Yoksa gösteriş, kutuplaşma ve anlamsız rekabet mi?

Bugün Avrupa’da, boş kiliseler sanat galerisine, müzeye veya sosyal tesise çevrilirken; Türkiye’de boş camiler çoğu zaman atıl bir şekilde kaderine terk ediliyor. Oysa bu mekânlar eğitim, kültür, yardımlaşma ve bilinçlenme merkezlerine dönüşse; gençlerimiz camide sadece dua etmeyi değil, düşünmeyi, tartışmayı, üretmeyi de öğrense çok daha değerli yapılar haline gelirler.

İnanç Kalpte Başlar

Unutmayalım ki inanç, mekânda değil kalpte başlar. Hz. Muhammed (sav) Medine’ye hicret ettiğinde yaptığı ilk işlerden biri, sadece ibadet edilen değil; aynı zamanda adaletin, danışmanın, eğitimin ve toplum dayanışmasının merkezi olan Mescid-i Nebevî’yi kurmaktı.

Bugün bizim de ibadethanelerimizi yeniden düşünmeye ihtiyacımız var. Beton değil bilinç, minare değil manevi derinlik inşa etmeliyiz. Aksi halde, Avrupa’nın geçtiği o yolun başka bir versiyonunda ilerleriz: Camiler yükselir, ama kalpler boşalır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Türk Arşivi

FETÖ’nün En Büyük Eseri: AKP mi?

16 Temmuz 2025 Çarşamba 00:26

Bu mudur silah bırakma!

13 Temmuz 2025 Pazar 10:13

Aday Enflasyonu Yasası mı Geliyor?

08 Temmuz 2025 Salı 12:41

“Türkiyeli” Ne Demek?

07 Temmuz 2025 Pazartesi 09:39