Milliyetçilik!

Bugün 19, 20 ve 21 yy en büyük görüşlerinden biri olan Milliyetçilik konusuna değineceğim.

Öncelikle bana göre milliyetçilik isim olarak Fransız Devriminde doğmuş ama duygu olarak çok öncelere dayanan bir kavramdır. 

Millet ise kültürel bir birliğe dayanan kavimdir. O kavmin kültürünü, dilini, toprağını manevi değerlerini savunan herkes milliyetçidir. Milliyetçilik Irksal esaslara değil manevi esaslara dayanır. Bu manevi esasın adı kültürdür. Bir Hadis-i Şerifte denildiği gibi beyazın siyah üzerine siyahında beyaz üzerine üstünlüğü yoktur. Bu vatanın milliyetçisi olmak için aynı ırktan gelmeye gerek yoktur. Bu topraklarda yaşayan ve aynı değer yargılarını savunup, koruyan, geçmişte bir arada yaşamış, gelecekte de bir arada yaşama arzusu ve kararlılığında olan herkesi kapsar. Türklük, Kürtlük, Çerkezlik, Lazlık ve diğer etnik kökenlerin tamamı bu değer yargısı üzerinde şekillenir.

Milliyetçilik, 20.yy da Osmanlı Devletinin yıkılmasına sebep olan önemli etkenlerdendir. Ama bu etken aynı yüzyıl içerisinde yeni Türk Devletinin kurulmasında en büyük rolü oynamıştır

Milliyetçilik, Misak-i milli ile Türk vatanı arasındaki bağlantıyı kuran en önemli çizgidir. 

Milliyetçilik, Dörtyol ve İzmir’ in işgali sırasında Kuvayi milliye ruhunun ortaya çıkmasıdır. 

Milliyetçilik, Çanakkale Savaşında 67 askeri ile 3000 askere karşı 10 saat çarpışan Yahya çavuştur.

Milliyetçilik, Kurtuluş savaşı sırasında türk toplumunu birlik ve beraberlik içerisinde tutmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ile hem çağdaşlaşma hem uygarlık yolu açılmış hem de kendi benliğimizi ve kişiliğimizi sahip olmamızı sağlamıştır.

Atatürk milliyetçiliği vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığını her şeyin üstünde tutmuştur.

Atatürk'ün altı ilkesi arasına aldığı kavramdır.

Atatürk'ün ''Ben her şeyden evvel bir Türk milliyetçisiyim...'' sözüyle desteklediği kavramdır.

Uğruna devletler yıkılan, uğruna devletler kurulan kavramdır.
 
Atatürk’ün Türkiye'sinde unutturulmaya çalışılan kavramdır. Zira doğru şeyleri hep saklamıyorlar mı? 

Hunlarda; Metehan’dır Atilla’dır. Osmanlıda; Fatih’tir Kanuni’dir. Doğu Türkistan’da; Osman Batur’dur. Maraş’ta; Sütçü İmam’dır. Urfa’da Ali Saip Ursavaştır.

Gün geçtikçe destekçilerinin arttığı kavramdır, zira Milli Mücadele de böyle başlamıştır.

Düşünceden çok duygudur.


 
Toprağınıza kendi bayrağını dikmek isteyen topluluk ya da milletlere karşı kendi insanımızı savunduğunuzda, kendi milletinizin başıboş insanları tarafından yobaz, faşist, ırkçı ilan edileceğiniz kavramdır.

Ne olursa olsun, hayata gözlerinizi kapadığınızda ''bu toprağın üzerindeyken toprağa olan borcumu ödedim.'' diyerek sizi toprağın altında huzur içinde yatırtacak kavramdır.

''Ne mutlu Türk'üm diyene!'' sözü slogan olarak değil hayat mücadelesi olarak benimseten kavramdır.

Unutulmayacak ve bu toprakta milli değerler yaşatıldıkça ve gelecek nesillere kavram aktarıldıkça daima yaşayacaktır.

Milliyetçilik dışındaki çoğu görüş tek dünya düzenini hesap eder. Misal ‘’kapitalizm nedir’’ desek; tek dünya düzeni, tek sermaye yanıtlarını alırız. Aynı şekilde kapitalizmin kırmızısı olan komünizm içinde bunları söyleyebiliriz. 

Vatan ve Millet sevgisi salt olarak ırkçılık şeklinde tanımlanamaz.  Atatürk Milliyetçiliği renkli bir botanik bahçesidir. Her ırktan, her renkten her görüşten insanı bünyesinde kendi değerleriyle barındırır. Bu bir bütünün parçası olarak ‘’Türk Milliyetçiliğini’’ oluşturur. Dil terminolojisinde ‘’li –lu’’ ile biten hiçbir kavram bütünü oluşturmaz, bir şüpheyi çağrıştırır. Atatürk milliyetçiliğindeyse renkler skalası bir araya bir araya geldiğinde ‘’beyazı’’ oluşturur.


Kısacası milliyetçilik; Türkçedir, topraktır, bayraktır, Fatih’ dir, Atatürk’tür...


                                      Ne Mutlu Türk’üm Diyene

Editör: TE Bilişim