Dünyadan haberim yok. Kendi kendisini tarafsız habercilikte birinci ilân eden, magazin arası şehit haberi veren Sabah gazetesi, Meral Akşener’e destek veren herkesi, FETÖ’cü ilân etmiş.

İsmâil Türk, İrfan Sönmez, Yılma Durak, Ramazan Akgün… Hepsi FETÖ’cüymüş.

Hele İsmâil Türk… Hele de İsmâil Türk. Onun suçu çok büyük. Rotahaber’de yazıyormuş.

Star yazarlarından Halime Kökçe’nin eskiden Rotahaber’de yazdığını ve bunu gizlediğini, bu köşede ilân ettim. Çıt yok. Ama İsmâil Türk’e sıra gelince vatan hâinliği. Al sana tarafsız habercilik! Haddini aşan zıddına dönermiş. Bunlar da aşırı taraf olmayı, tarafsızlık sanıyorlar.

Köşe yazarlığına, Haberaçısı adında MHP’ye yakın bir sitede başladım. Ulusalcılıktan ve Kemalizim’den vebâdan kaçar gibi kaçarım ama yazılarıma karışmadıkları için sabrettim. Fakat bir gün bir MHP’li vekili eleştirince yazım makaslandı. “Bana müsaade…” dedim. “Dur nereye?” diyen de olmadı zâten. Habererk’i arayıp yazmak niyetimi söyledim. “Tamam” dediler. İsmâil Türk “Bildiğin gibi yaz.” dedi. Hiç incinmedim. Hep arkamda durdu. Gezi Parkı sürecinde, parka giden ülkücüleri eleştirdiğim için çok canım yandı. İsmâil Bey, gene beni korudu ama kendi isteğimle ayrıldım.

Bunu niye açıkladım? Son günlerde biraz haddimi aşıp Sabah gazetesi yazarlarının cemaatçi geçmişini didikledim. Aşka gelip yazdıkları şiirleri hatırlattım. İllâ ki onlar da benim geçmiş yazılarımı didikliyorlardır. “Nerden biliyorsun?” derseniz, patenti bana âit bir cümleye, bu yazarların birinin yazısında rastladım. Sorsanız bizim gibi basit yazarları okumuyorlardır. Ne yapalım, ibişlik başa belâ. Kendilerini ele veriyorlar. Allah’tan fazla zeki değiller. Bu yazar da güya prensipli bir gazeteci olduğunu ispat için, kopyaladığı cümleyi kendi prensibiymiş gibi sunmuş. Prensip kim siz kim? İlkesizliğin heykeli dikilse önce sizinki dikilir.

Eğer Habererk’deki yazılarıma ulaşabilirlerse (Ben de ulaşamıyorum) karşılarına sâdece ulusalcılığa, Kemalizm’e, Cemaate, Gezi Parkı’na karşı duran; iktidarın doğrularına taraf olup yanlışlarını eleştiren bir yazar çıkacaktır. Bir o yana bir buyana kıvırmayan, ilkeli bir yazar.

Bu yazıyı İsmâil Türk’ü (veya kendimi)savunmak için yazmadım. İsmâil Bey, öyle bir cevap vermiş ki üzerine tek laf etmek haddim değil. “İt yese kudurur” cinsinden ama zâten kudurmuş olanlara tesir etmez. Yalakalığın, dalkavukluğun aşısı henüz bulunmadı. 

Fakat Yılma Durak hakkında birkaç söz söylemek isterim. 

Pehlivanın birisi, bir adamın “yenilmez” şöhretini işitmiş. Bulup güreşmek için yola düşmüş. Adamın memleketine varınca sora sora evini bulmuş. Kapıyı çalınca bir hanım açmış. Adam, evde yokmuş. Kadın, eşi gelene kadar beklemesi için misâfir odasına buyur etmiş. Sonra mutfağa geçip misâfire bir yemek sinisi hazırlamış. Siniyi misâfir odasının kapısından tek eliyle uzatmış. Adam yerinden fırlayıp iki eliyle siniyi tutmuş. Tutmasıyla birlikte sininin ağırlığından yere yığılmış. “Bu adamın hanımı böyleyse kendisi kimbilir nasıldır?” diye gözü korkmuş. Yemeği yiyip gerisin geriye dönmüş. 

Benden uyarması. Yılma Durak’ın hanımı Lâmia Durak, Kenan Evren’in cenâzesinde “Hakkım haram olsun!” diye bağıran cesur yürek. 

Bir gün “12 Eylül olmadı.” diye hâfızamızla oynamaya kalkanlar olursa bu helâlleşme sahnesi, en büyük delildir.

Unutmadan, İsmâil Türk’ün FETÖ’cü olduğuna dâir Sabah’ın bir delili daha var. Mümtazer Türköne ile İsmâil Türk’ü birlikte görmüşler. Mümtazer Türköne kim mi? 

Canım, hani bir zamanlar hanımı Ak Parti’den milletvekili olan Türköne…

Bahçeli’ye muhâlif olan herkesi FETÖ’cü diye yaftalayan Sabah gazetesi, kendisini tv’lerine çıkardıkları için daha dün cemaat medyası önüne giderek badigardlık yapan; bugünlerde gene çark edip cemaat karşıtı yazılar kaleme alan Bahçeli’nin “limoncu” danışmanını niye görmezden geliyor? 

Tarafsızlık olsun diye mi?

Editör: TE Bilişim