Almanya ve Vatikan'daki nüshalardan farklı olarak yeni kitapta kayıp 13. destan da bulunuyor. 13. destan, Salur Kazan’ın Ejderhayı Öldürdüğü Boy’u içeriyor.

Türk edebiyatının en önemli eserlerinden ve Türk kültür tarihinin de en büyük kaynaklarından biri kabul edilen Dede Korkut Kitabı’nın bütün dünyada bu güne kadar iki yazması bulunmaktaydı. Biri Almanya’nın Dresden şehrinde diğeri Vatikan’da olan nüshaların sayısı bu yeni keşifle 3'e çıktı. Türk tarihi için büyük önem taşıyan gelişmenin müjdesi, Türk Dil Kurumu, Bayburt Valiliği, Bayburt Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye Milli Komisyonu iş birliği ile düzenlenen “Dünya Kültür Mirası Dede Korkut Uluslararası Sempozyumu”nda verildi. 

3. NÜSHA VE 13. EFSANE DE VAR

Sempozyumda konuşma yapan tarihçi Prof. Dr. Metin Ekici, 12 hikaye (destan) içeren Dede Korkut Kitabı’nın 13. destanı Salur Kazan’ın Ejderhayı Öldürdüğü Boy’u da içeren 3. nüshanın bulunduğunu açıkladı. 

Sempozuma katılan tarihçiler, Vatikan ve Almanya'da bulunan nüshalardan farklı olarak 3. nüshanın bulunmasının çok önemli olduğunu ancak bu nüshanın 13. hikayeyi de barındırmasının keşfi daha da kritek hale getirdiğini belirtti.

SEMPOZYUMDAN NOTLAR

Türk Dil Kurumu, Bayburt Valiliği, Bayburt Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Türkiye Milli Komisyonu iş birliği ile düzenlenen “Dünya Kültür Mirası Dede Korkut Uluslararası Sempozyumu”, 25 Nisan’da Bayburt Üniversitesinde başladı. Sempozyumun açılışında Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun, Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Feyzi Ersoy, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Ekici ve Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan birer konuşma yaptı. Sempozyumda “4. Geleneksel Dede Korkut Bilim, Kültür, Sanat ve Edebiyat Ödülleri” de verildi. Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Feyzi Ersoy’a da toplantıya katılım ve katkılarından dolayı Rektör Coşkun tarafından ödül tevdi edildi.

44 BİLDİRİ SUNULACAK

UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Dede Korkut adına düzenlenen ve iki gün sürecek olan sempozyumda 10 oturumda 44 bildiri sunulacak. Sempozyum 27 Nisan’da Bayburt Kalesi, Dede Korkut Türbesi ve Bey Böyrek Mezarı’na yapılacak ziyaretle sona erecek.

DEDE KORKUT HİKAYELERİ 15. YÜZYILDA YAZIYA AKTARILDI

Dede Korkut, Oğuz boylarının destanlaşmış hikayelerini derli toplu bir biçimde aktaran bir anlatıcıdır. Dede Korkutun anlattığı hikayeler ancak XV. yüzyılda yazıya geçirilebilmiştir.

Türk edebiyatının ilk ürünlerinden olan Dede Korkut Hikayeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan yörelerindeki yerleşme, yurt kurma uğraşlarını ve akınlarını konu alır. Oğuz boylarının çeşitli kahramanlık öyküleri, akıncıların töreleri ve gelenekleri doğal çevre içinde hikaye edilmektedir. Dede Korkut hikayeleri yer yer şiir biçiminde yer yer düzyazı biçiminde yazıya geçirilmiştir. Bu eşsiz değerdeki yazılar Almanyanın Dresden Kitaplığında bulunmuş ve Türkçe'ye ilk kez Kilisli Rifat Bilge tarafından kazandırılmıştır. Mahir Ünlü ve Seyit Kemal Karalioğlu,

Dede Korkut adlı incelemelerinde tam metin ve konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler vermektedirler. Kitabın asıl adı Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan'dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı'dır. Kitap on iki destansı hikaye ve bir mukaddimeden oluşmuştur. Hikayeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki müslüman Oğuzların hayatını anlatır.

Fakat destanlar islamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Bu yüzden destanların oluşmasının daha erken evrelerde olduğu tahmin edilmektedir. Kitapta, Salur Kazan ve Bayındır Han gibi kahramanların, mekanın ve zamanın ortak oluşuyla ve her hikayede Dede Kokut'un ortaya çıkışıyla on iki hikaye birbirine bağlanır. Bugün elimizdeki iki nüshanın Akkoyunlu Devleti'nin çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığı'nda bulunmaktadır. Altı hikayenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan'dadır. Nüshalar üzerine ilk incelemeyi Alman Türkiyatçı Fr. Von diez Tepegöz Destanı'nı Almanca'ya çevirerek yapmıştır. Kilisli Rıfat (1916, eski yazı ile), Orhan Şaik Gökyay (1938) ve Muharrem Ergin (1958) de kitabı yurdumuzda yayınlamışlardır.

ŞİMDİYE KADAR İKİ NÜSHA VARDI

Elde bulunan iki yazma nüshanın biri Dresden'de, diğeri de Vatikan'dadır. Bu iki nüshanın ikisinde de bulunan ve besmele ile başlayan giriş yazısında, Dede Korkut veya Korkut Ata diye anılan bir şahsiyetten söz edilir, bunun ağzından deyişler ve atasözleri nakledilir. Sonra da zaman zaman Dede Korkut kimi olaylar içinde veya anlatılan şeylerin sonunda ortaya çıkar, olayları tatlıya bağlar, öğütler verir, dua eder, sözü bitirir. Bu yüzden de bu kitabın anlatıcısı olarak kabul edilir. Ama yazarı kimdir, bu iki yazma nüshasının aslı kim tarafından yazılmış, bu belli değildir. Bu belirsizlik de yine kimliği hakkında kesin bilgiler olmayan Dede Korkut'un menkıbelere karışmış kişiliği ile birleştirilerek açıklanmaya çalışılır. Akla en yatkın açıklama da budur.

Sözkonusu iki nüshanın sayısı yeni keşifle 3'e çıkmış oldu. 

Dede Korkut hakkında verilen bilgilerin çoğu; onun Köroğlu, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Nasreddin Hoca gibidir.

Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri:

Eser, bir önsöz ile12 hikâyeden oluşur.

Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir.

Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özellikler de vardır.

Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır.

Hikâyelerde Oğuzlar'ın çevredeki boylar ile aralarındaki savaşlar ve kendi iç mücadeleleri yer alır.

Hikâyelerin konuları; aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaştır.

15. yy'da yazıya geçirilmiştir.

Eserin yazarı belli değildir.

Nazım ile nesir iç içedir.

Azerî Türkçesi ile oluşturulmuştur

Editör: TE Bilişim