~~

Almanya da ticareti, genel ev patroniçesi ve Alice Schwarze





 

 



2013 ün sonbaharında ARD nin akşam haberlerinde Almanya da fiyatların düşük, sağlık koşullarına uygun in çok cazip bir hale geldiğini, bütün dünya erkeklerini çektiğini duyduğumda olduğum yerde dondum kaldım. Almanya gibi dünyanın diğer ülkelerine oranla kadın haklarının gelişmiş olduğu, ayrıca refah düzeyi en iyi olan ülkelerden birinde nasıl olurda dünyanın parayla satın alınan cennetine dönüşmüş olduğuna aklım ermedi.

Hani yetmişli ve enli yıllarda Türkiye nin genel ev patronları en yüksek vergi ödeme sıralamasında üst seviyedeydiler bunu biliyordum da 2013 yılında Almanya da olan biten neydi? Ne olup bittiğini anlamakta zorlandım çünkü Almanya sosyal bir devlet ve sosyal yardım nedeni ile kimsenin aç ve açıkta kalma olasılığı yok. Çocuklu işsiz kadınların çocukları ile sersefil ortada kalma durumu yok ki çocuklarının bakimi ve eğitimi için para ile yapmak zorunda kalsınlar.

Bu haberi izledikten bir iki hafta sonra zihnimde bu sorularla ortalarda dolanırken Alice Schwarz, yirmi yıldır konusu ile ilgili görev yapan bir komiser, genelev işleten bir kadın ve bir erkek, genel evde çalışmış doğu Avrupalı bir genç kadın, Yeşiller ve SPD den birer temsilcinin katıldığı konusu “Almanya da paralı ” konulu bir açık oturum izledim.

Genelev işleten kadın evli. Otuz yaşından sonra macera amaçlı ücretli yaptığını, bunu çevresinde ki herkesin bildiğini, ailesinin durumu kabul ettiğini, daha sonra ki dönemlerde ise genel ev işletmeciliği yaptığını ve bu işinde diğer işler gibi normal bir iş olduğunu açıkladı.

Genelev isleten erkekte aşağı yukarı ayni şeyleri söyledi ve hizmetlerinin kalitesinin yüksek olduğunu belirtti. Adam sunulan hizmetin kalitesinden söz ederken yaptığı işten çok memnun ve emin üstelik gurur duyan bir turizm işletmecisi havasındaydı. Ayrıca kimseyi zorla çalıştırmadıklarını, kadınların çalıştıkları odayı makul bir ücretle kiraladıklarını, kadınların güvenli bir ortamda çalıştıklarını söyledi. Genelev işletmesinin vergisini devlete düzenli olarak ödediğini belirtti.

Almanya da ücretli işçisi olarak çalışmış olan doğu Avrupalı genç kadın ise ücretli işçiliğini baskı yoluyla, zorla yapmak zorunda kaldığını, fırsatını bulduğunda genelevden kaçtığını, çalışan kadınların çoğunun Almanca bilmediğini bundan dolayı yardım için başvuru şansları olmadığını ve genelev işletmecilerinin anlattığı şeylerin doğru olmadığını söyledi.

Komiser genelev isletmecisi olan erkeğe aslında kendisinin bildiği ama kamuoyunun bilgilenmesi amaçlı sorular sordu.

 Sorulan sorulara göre aldığı cevaplar şöyleydi.

 55 – 60 metrekare olan odaların günlük kirası 150 – 180 € arasında değişiyor, kadınlar kiraladıkları odada 14 saat çalışıyor ve yeme içme ihtiyaçlarını kantinden karşılıyor ve fiyatları çok yüksek. Kişi başına müşteriden 30€ ücret alınıyor ve bu paranın 10 € su kadına veriliyor.

 Bu durumda bir kadının masrafları karşılamak için en az 20 erkeğe hizmet vermesi gerekiyor. 20. ci kişiden sonra cebine para girebilir.

Komiser genelevlerde çalışan kadınların hangi ülkelerden geldiğini ve oranını sordu, karşı taraf cevap vermek istemedi.

 Komiser genelevlerde çalışan kadınların % 80 ninin Doğu Avrupa’dan getirilen kadınlar olduğunu belirtti.

Komiserin sorduğu sorularla açıklığa kavuşturduğu genelevlerin durumunun savunulacak bir yanı kalmamıştı.

Kim 14 saat boyunca 55 metrekarelik bir odada gönüllü olarak çalışmak ister ki?

Alice Schwarz genelevde çalışan kadınlarla ilgili ciddi bir araştırma yaptıktan sonra bu konuyu basına taşımıştı.

Alice Schwarz genelevlerinin bu durumunun insan ticareti kapsamına girdiğini ve bu tip işletmeciliğin yasalarla engellenmesi gerektiğini belirtti.

İşin ilginç yani ücretli hayatına heyecan ve macera amaçlı başladığını söyleyen şimdilerde genelev isletmecisi olarak çalışan kadın Alice Schwarz in konuşmasını öfkeyle kesiyordu ve kadının üstüne atmaca gibi atlayıp gagalamaya çalışıyordu. Bir türlü A. Schwarz in başladığı cümlesini tamamlamasına izin vermiyordu.

 Oturumu yöneten kadın ( Anne Will) dayanamayıp kadına döndü ve

“Siz konuşurken A. Schwarz sizin konuşmanızı kesmedi. Konuşmasına izin verin lütfen. Neden A. Schwarz bu kadar kötü davranıyorsunuz anlayamadım?” diye sordu.

Genelev işletmecisi kadın, gururla ve kendi haklılığından emin bir şekilde

“Çünkü o benim yaptığım işi aşağılıyor.” Diye cevapladı.

Oysa A.Schwarz Almanya da ki genelev isletmeciliğinin insan ticareti özelliği taşıdığını ve devletin vergi toplama adına böyle bir rezalete göz yummamasını, yasalarla bu durumun engellenmesi gerektiğini anlatıyordu.

Genelev işletmecisi kadın ise A. Schwarz in açıklamalarının bu gerçek yönünü örtbas etmek için can hılaş çaba harcıyordu.

Anne Will in sunduğu bu oturumda genelev müşterisi erkeklerle yapılan röportajlarda yer verildi.

“Neden geneleve yapmak için geliyorsunuz?” sorusuna erkeklerin verdikleri cevap hemen hemen ayniydi.

“Esleri ya da birlikte oldukları kadınlar var ama genelevde çok az bir ücret karşılığı rahatlıkla canları ne istiyorsa onu yapabildiklerini, eşlerinin ve sevgililerinin gösterdikleri isteksizlikle karşılaşmadıklarını ve eğlendiklerini” anlattı erkekler.

Ben de tanıdığım farklı bayan doktorlara genelevde çalışan kadınların günde en az 20 erkeğe cinsel hizmet verirken gerçekten eğlenerek, isteyerek bu işi yapma ve kadın bedeninin bu işi kaldırma olasılığının ne olduğunu sordum.

“Böyle bir olasılık yok dedi doktorlar. Bunu söyleyenler yaptıklarını haklı ve doğru göstermeye çalışanlar bu sektörden para kazanan kişilerdir. Kadınların bedeni bu işe uygun değildir. Hiç bir kadın bu kadar ağır bir işçiliği isteyerek yapmaz.” Diye kesin bir yanıtlar aldım.

Daha sonraki günlerde A. Schwarz ile ilgili basında tarama yaptım. Daha çok olumsuz hatta kişiliğine yönelik hakaret dolu yazılar okudum.

 A. Schwarz` in çok çirkin bir kadın olduğunu, erkeklerin onunla birlikte olmak istemediğini ve bu nedenle zevk düşmanı olduğunu yazıyordu bir erkek gazeteci bir makalesinde.

 Okurken kanım dondu. Belki Almancam yeterli değil diye baksa bir arkadaşıma yaptığım çeviriyi okudum. “Çevirin doğru. Kadın Almanya nın en iyi feministlerinden biri. Çok donanımlı ve çok doğru şeyler söyleyen biri. Araştırmalarının her biri kayda değer ve toplumu uykudan uyandıran özellik taşıdığı için bazılarının isine gelmiyor ve saldıracak nokta bulamayınca kadını çirkinlikle suçluyorlar. Oysa bana göre çok güzel bir kadın” dedi. Rahatladım.

Genelev isletmecisi kadınının yaptığı işi savunma tarzı bana Türk Irkçılarını anımsattı. Hani su “Türkiye Türklerindir” diyen ırkçılar.

Anadolu’nun çok dilli ve kültürlü yapısını yalnızca Türklüğe dönüştüren ve Anadolu’yu kültürel olarak çölleştiren ırkçılık anlayışı.

Tek dine, tek mezhebe dönüştüren anlayışı savunanları hatırlattı.

Bütün bu Türkleştirme ve tek mezhebe dönüştürmeyi gerçekleştirirken uyguladıkları şiddeti hatırlattı bana.

Anadolu’nun hem kültürel hem de cevre kirliliği olarak çölleşmesini ve bunu yaparken kendilerini hakli gösterme çabalarını hatırlattı.

Osmanlıdan itibaren günümüze kadar uygulanan şiddetin nasıl kabul gördüğünü ve devletin şiddet uygulama güç hakkini her gecen gün artırmasının dehşetini hatırlattı bana.

İnsanlık suçu uygulamasının nasıl bir devlet olma hakki olarak insanlara kabul ettirildiğini hatırlattı.

Örnek olarak, insanimizin demokratik protesto haklarını kullanırken uygulanan ölçüsüz şiddet kaynağının bu devlet anlayışının ulaştığı son durumu olduğunu hatırlattı.

Bu nedenle insanlar savundukları kavramın içeriğinin ne olduğunu yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda değil de genel olarak insanlığın ve çevrenin ve en son olarak dünyanın üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini araştırmaları, düşünmeleri ve en sonun da yorumlamaları gerekliliğini hatırlattı bana.

Bütün ırkçılar savundukları ırkçılığın savunmasını yapmadan önce başlarını öne eğip “ Ben ne yapıyorum?” diye düşünmeli!

Ruhat Gülçin

Berlin

Editör: TE Bilişim