Güneydoğu Avrupa’da yer alan Arnavutluk, kuzeyde Karadağ, kuzeydoğuda Kosova, doğuda Makedonya ve güneyde Yunanistan ile komşudur. Ayrıca ülkenin batıda Adriyatik Denizi ve güneybatıda İyonya Denizi’ne kıyısı vardır.

İyon Denizi ile Adriyatik Denizi arasındaki Otranto Boğazı’nın karşısındaki İtalya’ya uzaklığı 72 km’den daha azdır. Arnavutluk, ayrıca Avrupa Birliği’nin resmî adayıdır.

Arnavutluk’un günümüzdeki toprakları tarihin çeşitli noktalarında Dalmaçya, Makedonya ve Moesia Superior gibi Roma eyaletlerinin bir parçası oldu. Modern cumhuriyet ise Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki çöküşünden sonra ortaya çıkmıştır. 1912 yılında bağımsız olan Arnavutluk, 1917-1920 arasında İtalya himayesine girdi, II. Dünya Savaşı’nda 1939 yılında Faşist İtalya, 1943’te de Nazi Almanyası tarafından işgal edilene kadar prenslik, cumhuriyet ve krallık oldu. 1944 yılında işgalin sona erdiği Arnavutluk’ta Enver Hoca ile Emek Partisi önderliğinde Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1991 yılında sosyalist yönetim sona erdi ve çok partili yönetime geçildi.

Evrensel ve ücretsiz sağlık hizmeti ile ücretsiz ilk ve ortaokul sunan Arnavutluk yüksek bir İnsani Gelişmişlik Endeksi’ne (İGE) sahiptir. Arnavutluk bir üst-orta gelir ekonomisine sahip olan Arnavutluk ekonomisinde hizmet sektörü hakimdir. Sanyi ve tarım sektörleri ise hizmet sektörünü takip eder.

Arnavutların kökeni olarak Pelasglar görülür. Pelasglar Avrupa’nın en eski kavmi olarak bilinir. Yunanlar da köklerini Pelasglara dayandırır. Pek çok tarihçi İlliryalılar ve Pelasg’ların Helen kavimlerinden Dorlar ile akraba olduğu ve Helen kültürünün kurucuları oldukları görüşündedir.

Arnavutlar, tarihçilerce eski İlliryalıların devamıdır. Antik İllirya bugünkü Dalmaçya sahil bölgesidir (bugünkü Hırvatistan ve Karadağ) ve pek çok Roma İmparatoru bu bölgeden çıkmıştır.

Roma İmparatorluğu’nun kurucu halklarından olan İlliryalılar V. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun Germen, Hun ve Slavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçti ve bölge Orta Çağ’dan sonra Hırvatistan ve Karadağ olarak anılmaya başlandı. 20. yüzyıl’da da bu bölgede ‘Güney Slavları’ anlamında ‘Yugoslav’ devleti kuruldu.

Arnavutlar, Avrupa’nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca millî kimliğini dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti olduklarını özellikle vurgularlar.

Osmanlılar’ın Arnavutluk Katolik Kilisesine karşı politika sürdürmelerine karşın, Arnavut Ortodoks Kilisesi herhangi bir baskı görmedi, ayrıca 17. yy.’dan sonra bir kalkınma ve gelişim yaşadı.

Ekonomi Özelleştirmeler ve kanunlardaki yeni yapılanmaların ilerlemeye katkısı olmasına rağmen eski yapının etkileri nedeniyle sorunlar devam etmektedir: Ekonominin büyümesi uluslararası para kuruluşlarının yardımlarına, yabancı ülkelerde yaşayan Arnavutların gönderdikleri paralara ve inşaat işlerine dayanmaktadır. Nüfusun üçte biri hala, gayri safi millî hasılanın dörtte birini sağlayan, tarım işlerinde çalışmakta ve destekle geçinmektedir. Turizmde de şimdiye kadar bir ilerleme kaydedilmemiştir. Dünya Bankası’nın 2008 yılı raporunda, Arnavutluk nüfusunun %12,4 ü yoksul olarak nitelendirilmiştir. Ortalama aylık gelir 2006 verilerinde 225 Euro’dur.

Önümüzdeki yıllarda, yakın geçmişte keşfedilen petrol ve doğal gaz kaynaklarının ekonomiye yön veren faktörlerden birisi olması bekleniyor.

Geleneksel bir tarım ülkesi olan Arnavutluk’da tarım, ülkenin çok önemli sektörlerinden birisidir. 28.748 km² olan ülke yüzölçümünün yaklaşık dörtte biri tarım alanı olarak kullanılabilir durumdadır. Hava koşulları her türlü tarımı ve hayvancılığı yapmaya müsaittir.

Tarım, % 22’lik bir payla, gayrisafi millî hasıla içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2004 yılında çalışan nüfusun % 60’ı tarım sektöründe çalışıyordu. Tarım işletmeciliği çoğunlukla geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır.

Ülkenin %70’ini Müslümanlar, %30’unu Hristiyanlar oluşturur. Ülkede, Ortodoks mezhebi Katolikliğe nazaran daha baskındır. Ortodoks mezhebinden olanlar 500 bini aşarken Katolik nüfusu tahmini olarak 300 bin civarındadır.

Enver Hoca döneminde bütün kilise ve camiler kapatılmış ve Arnavutluk, 1967 yılında resmi olarak dünyadaki ilk ateist devlet olmuştur. Ancak, 1990’ların başlarında dini anlamda özgürlükler tekrar geri gelmiştir.

Arnavutluk mutfağı Akdeniz ve Balkan mutfaklarının bir sentezi niteliğindedir. Tarihsel arka plan ile sıkı bir bağ içerisinde gelişmiştir. Bu açıdan Yunan, İtalyan ve Osmanlı etkisini görebilmek mümkündür. Arnavut mutfağında ana öğün öğle yemeğidir. Salatalar, domates, salatalık, taze yeşil biber gibi taze sebzeler ile zeytin, zeytin yağı ve tuz sıklıkla kullanılmaktadır. Dıraç, Avlonya ve Sarandë gibi kıyı kentlerinde ise deniz mahsulleri mutfağı gelişmiştir. Dağlık kesimlerde ise tütsülenmiş et tüketimi fazladır.

Arnavutluk muhteşem dağları, plajları ve muhafaza ettiği kültürleri ile ilginç bir coğrafyadır. İnatçılıkları ile bilinen bu halkın, aslında bu şöhreti hiç de hak etmediklerini göreceksiniz.

Editör: TE Bilişim