Biz Türklerin Anadolu’ya 1071’de Sultan Alparslan komutasında kazanılan Malazgirt Zaferi ile girdiğimiz, ondan önce ve hatta tarihin çok eski devirlerinde bile burada olduğumuza dair pek çok tez ileri sürülüp pek çok bilgi ve belge gösteriliyor. Konumuz bu değil ve bunu yine tarih bilgisi kesin delillerle ortaya koyacaktır. Ancak şu var ki, Malazgirt Marşı’nı yazan değerli destan şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun çok güzel ifade ettiği gibi Anadolu’nun ebedi vatan olarak kalmasının temelleri orada atılmış, Kızılelma’ya varılacak yolun en çetin engellerinden biri yine orada aşılmıştır:

“Yiğitler kan döker, bayrak solmaya/Anadolu başlar vatan olmaya/Kızılelma’ya hey… Kızılelma’ya!”

Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu’da, “Ihlamur Anma ve Armağan Kitaplar Dizisi”nin 4. Kitabı olarak yayınlanan “950. Yılında Malazgirt Zaferi ve Sultan Alp Arslan” isimli kitabın takdim yazısında şu ifadeleri kullanıyor: “Malazgirt’i sadece savaş alanında kazanılmış herhangi bir başarı olarak değerlendirmek son derece yanlış olur. Nitekim bu zafer, bugün yaşadığımız coğrafyada tutunmamıza, hatta bu satırları okuyabiliyor olmamıza doğrudan sebeptir. Diğer bir ifadeyle Malazgirt Zaferi, Selçuklu, Osmanlı ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan en önemli dönüm noktalarından biri durumundadır.”

Durum bu olunca Malazgirt Zaferi’ne gereken önemin verilmesi, bu şuurun nesilden nesile aktarılması gerekir. Son yıllarda, bu büyük zaferin güzergahı diyebileceğimiz Ani, Ahlat, Malazgirt üçgeninde kutlamalar yapılıyor, Muş Alparslan Üniversitesi, Kültür Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu’nun katkıları ile sempozyumlar düzenleniyor. Bu elbette iyi ve takdire şayan bir uygulamadır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları ve hatta önde gelen bazı şirketler öğrenciler, akademisyenler, şair ve yazarlar başta olmak üzere sanatçılar arasında yarışmalar düzenleyerek bilim, kültür, sanat ve edebiyatımıza kalıcı eserler bırakılmasına destek olmalıdırlar.

Yazımın başlığında ipucunu verdiğim “Kayseri’den Fışkıran Ihlamur Kokulu Tarih ve Edebiyat Şuuru”, iki genç arkadaşın ve tabir yerinde ise iki Serdengeçti’nin gayreti ile bile neler yapılabileceğini göstermiştir. Bu ve benzeri çalışmalar devlet desteği ile taçlandırılarak ödüllendirilmeli, yeni ve daha güzel çalışmaların önü açılmalıdır.

Sözünü ettiğim iki genç arkadaş ya da iki Serdengeçti Hakan Sarı ile Yusuf Koşar. Kayseri’de tam 13 yıldan beri Ihlamur isimli bir Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi çıkarılıyor. Aylık olarak yayınlanan bu dergi Ağustos 2021’de 105. Sayısına ulaşmış durumda. Pek çok kurum ve kuruluş bile aylık dergide bu başarıya ulaşamazken arkadaşların gayretlerini, sabırlarını takdir etmemek mümkün değil.

Ihlamur Dergisi’ni çıkaranların çalışmaları yalnızca dergi çalışması ile de sınırlı değil; konulu, prestijli kitaplar da hazırlayıp yayınlıyorlar. Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıldönümü kutlamaları için iki yıl önce kolları sıvamışlar ve peş peşe iki kitap yayınladılar. Kitap yayınlarının 32’ncisi, “Ihlamur Anma ve Armağan Kitaplar” dizisinin 4’üncüsü olarak yayınlanan “950. Yılında Malazgirt Zaferi ve Sultan Alp Arslan” isimli kitapta konu ile ilgili olarak 43 ayrı yazarın makalesi yer alıyor. Büyük boy 495 sayfadan oluşan kitabın Tarih Bölümü Danışmanlığı’nı Prof. Dr. Cihan Piyadeoğlu, Edebiyat Bölümü Danışmanlığını Prof. Dr. Mitat Durmuş, Felsefe Bölümü Danışmanlığını Prof. Dr. H. Ömer Özden, Sanat Tarihi Danışmanlığını da Prof. Dr. Celil Arslan yapmış. Kısacası her evin, her okulun, her kurum ve kuruluşun kitaplığında bulunması gereken etraflı bir anıt kitap ortaya çıkarılmış. Anma ve Armağan Kitaplar serisinin ilk üç kitabı Mevlana, Emine Işınsu, Yunus Emre. 950. Yılında Malazgirt ve Sultan Alparslan’dan sonra yayınlanması planlananlar ise Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Türk Dünyası Edebiyatı, Kemal Tahir, Âşık Paşa, Milli Mücadele Edebiyatı diye sıralanıp gidiyor.

Malazgirt kitabının temelleri, 2019 yılında, Malazgirt’te düzenlenen “Tarihi Roman ve Romanda Tarih” başlıklı Bilgi Şöleni’nde atılmış. Bu Bilgi Şöleni ve akabinde yapılacak 948. Yıl Kutlamalarına katılmak üzere Malazgirt’e gelen ve ne yazık ki toplantıdan sonra bölge incelemeleri için yollara düştüğünde trafik kazasına kurban giden değerli ilim adamı Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, konuşmasının bir yerinde, büyük şair ve edebiyat adamı Orhan Şaik Gökyay’ın bir kongrede tarihçilere hitap ederken söylediği şu cümleleri aktarıyor:

“Tarihçiler! Siz kendi alanınızda konuştunuz, kendinize göre tarihi tefsir ettiniz. Tarihi yorumladınız. Ama çok da fazla kendinize güvenmeyiniz. Bu işin eksiği edebiyatçılardır. Edebiyatçıların da ağzından tarihi dinlemek, onların da hissiyatlarını, heyecanlarını alarak bu sizin kuru tarihinizin içine biraz heyecan, biraz ruh katmak lazım…”

İşte, o toplantıda bulunup bu konuşmayı dinleyen Ihlamur Dergisi sahibi Hakan Sarı, arkadaşı Yusuf Koşar’la birlikte “Tarih okumalarına bir ruh ve heyecan katmak” için kolları sıvayarak yukarıda isimlerini zikrettiğim bölüm danışmanları ile görüşüp gerekli organizeyi yapıyorlar. Şimdi elimizde böylesine değerli bir kitap var. Kitabın elbette kendine göre bir okuyucusu, alıcısı var ama Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, hatta Türk Tarih Kurumu tarafından satın alınarak bu güzel hizmeti yapanlar ödüllendirilmeli, kitap yurt sathındaki kütüphanelerin tamamında yerini almalıdır.

Ihlamur Kitap, Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıldönümü için yalnızca bu güzel hizmetle kalmadı. Büyük Destan Şairimiz merhum Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, tıpkı Orhan Şaik Gökyay’ın işaret ettiği gibi tarihi edebiyatla destekleyen önemli isimlerimizden biri idi. Bizler, O’nun, Malazgirt Zaferi’nin 900. Yıldönümü için açılan yarışmada birinci gelen Malazgirt Marşı’nı okuyup söyleyerek şuurlanmıştık. Niyazi Yıldırım Bey yalnızca bu marşı yazmakla kalmamış, kronolojik bir sıra ile başlangıçtan Malazgirt’e kadar Türk Tarihi’ni destanlaştırmıştı. Ihlamur Kitap, sözünü ettiğimiz prestij kitabından ayrı olarak toplam 88 sayfa halinde Malazgirt Destanı kitabını da yayınladı. Bu eser, Prof. Dr. Mitat Durmuş’un Sunuş’ta ve kitabın sonunda Gençosmanoğlu’nun biyografisi ile ilgili verdiği bilgilerle ayrı bir önem kazanmış. Bu bilgilerin çoğunun okuyucular tarafından ilk defa duyulacağı kanaatindeyim.

Yayıncılık oldukça zor ve maliyetli bir iş. Büyük fedakârlıklar gerektiren ve ancak güçlü bir destekle ortaya konabilecek böylesine güzel eserleri yayınlama başarısı gösterdikleri için Hakan Sarı ile Yusuf Koşar’ı tebrik ediyorum. Marifet elbette iltifata tabidir. Okuyucular olarak bizlerin yapabileceği iltifat dergilerine abone olup yayınladıkları değerli kitapları kitabevlerinde bulabiliyorsak kitapçılardan, internet sitelerinde ise oralardan satın almaktır. Devlet kurumlarına düşen iltifatı ise onlar elbette bilirler ve gereğini yaparlar, yapmalıdırlar.

İletişim ve kitap temini için adresler:

[email protected]

[email protected]