Yeni Akit’in eski köşe yazarı Mehtap Yılmaz’ın Bülent Arınç hakkında bardağı taşıran açıklamasını görünce aklıma tek cümle geldi:

Çingeneyi hanım etmişler, hamamı yıkmış tas ile.

Yanlış bilmiyorsam başörtülü yazar geleneği, Şûle Yüksel Şenler ile başladı. Yüksek tahsil gören başörtülülerin yazarlık hayâlleri kurmasında Şule Yüksel’in tesîri inkâr edilemez.

Şule Hanım, isyancı, eylemci bir yazardı ama kaba saba tek bir kelimesini ve cümlesini harırlamıyorum. Hele hele devlet büyüklerine hakâret ettiğini, hiç hatırlamıyorum.

Yine bu ekolden olan Emine Şenlikoğlu’nun da sert çıkışları olurdu ama hakâret etmezdi.

Seksenli yıllarla birlikte her meslekten olduğu gibi köşe yazarlığında da başörtülü hanımlar, ispât-ı vücût ettiler. Fatma Barbarosoğlu, Sibel Eraslan, Nihal Bengisu Karaca, Özlem Albayrak, Yıldız Ramazanoğlu, Elif Çakır, Hidâyet Şefkatli Tuksal; Cihan Aktaş, ilk anda aklıma gelen isimler. Bu yazarların devlet büyüklerine hakâret ettiğini hatırlamıyorum.

7-8 yıldır köşe yazarlığı yapan iki hanım, Hilâl Kaplan ve Mehtap Yılmaz, maalesef bu nezih çizgiye büyük zarar verdiler. Devlet adamlarına hakâretler yağdırdılar. Kendilerini onlarla bir tutma cüreti gösterdiler.

Hilâl Kaplan, Taraf’ta yazarken Başbakan Erdoğan’ı Vahşi’ye benzetti; Bülent Arınç’a ise iltifat etti.

Mahalle değiştirince Erdoğan’a toz kondurmazken TBMM Başkanlığı yapmış Bülent Arınç’a “Manisalı Lawrence” deme edepsizliğini gösterdi.

Manisalı Lawrence ifâdesi, Erdoğan ile Arınç’ın arası açılınca Mehtap Yılmaz’ın ağzına sakız oldu.

Birisi üniversite görmemiş, diğeri doktoralı iki başörtülü yazar hanım. Keyfiyet aynı.

Bu hanımlar, devlet büyüklerine hakâret etme, dalga geçme cesâretini nereden alıyorlar?

Bu ne cüret? Hiç mi devlet terbiyeleri yok?

Her ikisi de güç zehirlenmesi yaşıyor.

Mehtap Yılmaz, gözden düşünce iyice gözü karardı. Sosyal medya hesâbından Arınç hakkında +18’lik yayına başladı.

Köşesi elden gidince çıldırdı. Bana gecekondusunu yıktırmamak için ciyak ciyak bağıran varoş kadınlarını hatırlatıyor. Kocasının rektörlüğü gitse kimbilir Erdoğan hakkında neler yazacak?

İlâhî Mehtap Hanım!

Yukarıdan çizildiğinizi herkes biliyor ama siz Bülent Arınç’a saldırıyorsunuz. O kadar yürekliyseniz sizi çizenlere ve gazete yönetimine de bir iki çift laf etsenize!

Olmaz değil mi? Hafazanallah rektörlük gider. Rektörlük giderse kim bilir neler ortaya çıkacak?

Son açıklamanızda o kadar ileri gittiniz ki çatallı dilinizi Münevver Hanım’a da bulaştırmaya kalktınız.

Siz ne derseniz deyin herkes, Arınç çiftini de Gür çiftini de iyi biliyor.

Eğer bu memlekette bir rektör kendisini, “Filanca gazetecinin eşiyim.” diye tanıtıyorsa o gazetecinin, başkasının evliğine dil uzatmaya hakkı yoktur. Dönüp kendi evine bakmalıdır.

Dil uzattığınız yuvanın hanımefendisi Münevver Arınç’ı tanısanız, ondan tevâzu ve nezâket dersi alabilseniz ne iyi olur.

Münevver Hanım eşine değer katarken siz, üslûbunuzla eşinizin değerini düşürüyorsunuz. Rektörlüğün saygın bir makam olduğunu unutuyorsunuz.

Lütfen Mehtap Hanım, biraz perhiz yapın.

Yazmayın.

Yazılarınız berbattı.

Mesajlarınız daha berbat!