CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, AKP'nin Mersin’de polisevine yönelik saldırıyı düzenleyen teröristin, CHP'nin cezaevlerinde tutuklu bulunan gazeteciler listesinde yer aldığını gündeme getirmesinin ardından, adı geçen teröristin, iktidar tarafından 11 Mayıs 2013 tarihinde Cözüm Süreci ile serbest bırakıldığını açıkladı. AKP'nin seçimler yaklaşırken kendi hatalarını, kusurlarını örtmek için yalana, iftiraya başvurduğunu, bunu yaparken de devletin olanaklarını kullandığını dile getiren Ağbaba, “CHP’li hiçbir kimse terörle anılamaz, terörle yan yana getirilemez, terörle ilişkilendirilemez; bu kadar açık ve net. Önce trolleri, sonra satılmış kalemleri, gazeteleri ve bizzat kendileri, bu yalanı, bu iftirayı kalleşçe tekrarlamaya devam ediyorlar. 10 yıl önce gazeteci örgütleri ve bağımsız gözlemcilerin raporlarında ‘gazeteci’ olup, yazdığımız raporda adı geçen bir terörist üzerinden bize saldırıyorlar. Ayrıca bu raporu yazan CHP Cezaevi Komisyonu, farklı siyasi görüşlerden, farklı suçlamayla cezaevinde olan herkesi ziyaret etmiş bir komisyon. Cübbeli Ahmet’i de var, İBDA-C lideri olduğu iddia edilen Salih Mirzabeyoğlu; Ergenekon’dan, Balyoz’dan cezaevine giren insanlar da var. Türkiye’de cezaevinde ziyaret etmediği kimse kalmamış bir komisyon. Bu rapor yazılırken tutuklu, bu rapor yayınlandığı zaman AKP tarafından serbest bırakılmış bir teröristten söz ediyoruz" dedi. Polisevine saldıran teröristi, AKP'nin çözüm sürecinde kendi eliyle hapisten çıkardığının üstünü örtmeye çalıştığına ifade eden Ağbaba şöyle devam etti: "Adı geçen terörist 11 Mayıs 2013’te serbest bırakılıyor, bizim raporu yayınladığımız tarih 23 Temmuz 2013. 4. Yargı Paketi deyince anımsamayanlara ya da unutanlara hatırlatmak isterim. ‘Çözüm Süreci’, ‘Barış Süreci’ dedikleri bir süreçte, PKK ile anlaşıp, İmralı’da Öcalan ile pazarlık yapıp cezaevlerinin boşaltıldığı 4. Yargı Paketi. Ne hikmetse bu teröristin kendileri tarafından serbest bırakıldığını hiç söylemiyorlar. 11 Mayıs 2013’te AKP tarafından serbest bırakılmış bir teröristten söz ediyorum. Şimdi, ey utanmazlar, o tarihte, 188 gazeteci ile birlikte bize mektup yazan birisi var. Biz, bu ismi geçenle hiç yüz yüze görüşmemişiz. Bir temasımız yok. Raporumuzda bir cümle bile olumlayan bir değerlendirmemiz yok. Ayrıca raporumuzda bu teröristin hangi suçtan yattığını da yazıyoruz. Sonra siz, bu kişiyi terör örgütü ve İmralı ile pazarlık sonucu serbest bırakıyorsunuz. Bir daha söylüyorum; siz, bunu PKK ile, İmralı’daki pazarlık sonucu serbest bırakıyorsunuz. Sonra utanmadan bize iftira atıyorsunuz. Bu teröristi serbest bırakan iktidara laf söylemiyorsunuz. Nerede ise PKK’yı değil, bizi suçlayacaksınız. Oysa ‘Barış ve Çözüm’ sürecini hatırlamak lazım. O dönem yağlı ballıydınız. Bakın, Kandil’e devletin Anadolu Ajansı’nı, TRT’sini gönderip, onlarla çay içip piknik organize eden sizlerdiniz. Ya da ‘Barış Süreci’nde, ‘Çözüm Süreci’ de dediğimiz o süreçte AKP sözcülerinin söylemiş olduğu sözleri biraz hatırlayalım. Biz, 2013’te serbest bırakılan bir teröristin sorumlusu olarak bizi ilan etmeye çalışıyorsunuz, bunu reddediyoruz. Daha iki gün önce Avanos’ta ‘Terörist kalmadı’ diyen, ‘Teröristlerin ayakkabı numarasını biliyorum’ diyen İçişleri Bakanı’na laf söylemiyorsunuz. Bu polisimizin şehit edilmesinin sorumlusu olarak, bu teröristlerin serbestçe Mersin’e girmelerinden söz etmiyorsunuz. Alçakça iftiralarınıza devam ediyorsunuz. Ancak söyleyelim; iftiralarınızda, yalanlarınızda boğulacaksınız. Ne ben Ne CHP’li hiçbir kimse terörle anılamaz, terörle yan yana getirilemez, terörle ilişkilendirilemez; bu kadar açık ve net."