Cumhurbaşkanlığının bir tarifini yapmamız gerekir önce.

“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.”

Anayasal tarif bu.

Mansur Yavaş ötesi bir durumun varlığı çok ortada.

Bir zihniyet meselesi bu.

Tariften anladığımıza göre veya seçeceğimiz cumhurbaşkanın Türk milletinin birliğini temsil edebilmesi için bir “Türk” olması en azından Türk milletini, Türklüğü hayatının merkezine alması gerekir.

Mansur Yavaş seçilmesi gereken cumhurbaşkanlığı makamı için yalnızca uygun bir figürasyon.

Türkiye’de onlarca Mansur Yavaş figürasyonunda yetişmiş, okumuş, okutmuş, yazmış, uygulamış, donanımlı, yetkin insan var.

Zafer Partisi başkanı Ümit Özdağ’ın geçen hafta Mansur Yavaş ‘ı Cumhurbaşkanlığı adaylığına davet etmesi Mansur beyin Cumhurbaşkanlığına seçile bilirliği ama esas önemlisi; Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra görevini yaparken Türk milletinin birliğini en hassas bir şekilde koruyacağına inancıdır.

Cumhurbaşkanı olan bir Mansur Yavaş veya onun bir fikirdaşından “Ben İbrahim-i milletindenim “veya “Bana Türklükle gelmeyin” veya “Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım “sözünü duymamız mümkün değildir.

Bir Türk milliyetçisi Cumhurbaşkanı Türkiye’nin bölünmesini içine alan bir proje olan Büyük Ortadoğu projesi eş başkanlığını kabul etmez.

Bir Türk Milliyetçisi Cumhurbaşkanı emperyalizme hizmet etmez.

Bir Türk milliyetçisi Cumhurbaşkanı kendisini seçtirsin diye ABD kapılarında dolaşmaz. Nevşehir’e, Yozgat’a, Adana’ya, Samsun’a, Tekirdağ’a gider. Türk milletinin kapısında iktidar arar.

Cumhurbaşkanlığı adaylığında saflar belli olmaya başladı zaten.

Bir tarafta ABD destekli ABD organizeli adaylar, diğer tarafta Türk milletinin muhtemel adayları.

Mansur beyde Türk milletinin adayı profiline uygun, toplumda karşılığı olan bir kişilik.

Bizler yani rey verecek seçmenler, önümüze gelen veya getirilen adayları iyi analiz etmemiz gerekir.

Aday iyi tiyatro eğitimi almış, bizi türlü çeşit oyunlarla etkilemeye çalışıyor olabilir.

Türlü yalanlar, türlü aslı olmayan vaatlerle karşımıza çıkabilir.

Ama bizler aynanın arkasını da görmemiz gerekir.

Rey vereceğimiz cumhurbaşkanı adayının tarifteki gibi Türk milletinin birliğini temsil edebileceğini görmemiz gerekir.

Türkiye’de küresel emperyalizmle Türk milletinin kavgası yaklaşık 300 yıldır sürüyor.

Türk milleti yüz yıl önce Atatürk önderliğinde emperyalizmi İzmir’den denize dökerek kendi kaderini kendisi tayin etti ve dünya ölçeğinde tarihi bir galibiyet elde etti ve başarılı oldu.

Ancak zaman içinde Türkiye’ye nüfuz eden emperyalizm Türkiye’de 70 yıldır tüm yönetim mekanizmalarında karar verici ve tayin edici oldu.

Emperyalizmin Türkiye’deki en net etki alanı sürekli Cumhurbaşkanlığı makamı olmuş, cumhurbaşkanlığı makamını ne yapıp ne edip ele geçirmeyi başarmıştır.

Ama artık sona doğru geliyoruz.

Sevr haritaları, bölünme senaryoları, istikrarsızlaştırma çalışmaları, istila hazırlıkları ortada çokça dolaşmaktadır.

Türkiye’de eğer Mansur Yavaş tipi milliyetçiler kazanamazsa küresel emperyalizme teslim olacaklar ve kullanılabilecek yapılar kazanır.

Aslında birkaç yüzyıldır pek bir şey değişmiyor.

Ya Türkler kazanacak, yada Türkiye’yi teslim edecekler kazanacak .

Meselenin Mansur Yavaş ötesi bir mesele olması bundan…