Cemil Meriç bir yazısında, insanın cemiyetle tam bir uyum halinde olduğu zaman tarihinin olmadığını, tarihi yaratanın fertle kalabalık arasındaki anlaşmazlık olduğunu yazmıştı. Meriç, 'fert cemiyetle kaynaştığı zaman tarihi yoktur' ifadesini de kullanmıştı. Bu çok önemli. Argo tabirle 'maraz' çıkaranlar her zaman tarihi kendi başlarına yazıp değiştirenlerdir. Benim için en değerli olanlar işte o anlaşmazlıkları çıkaran insanlardır.

İşte bu yüzden anlaşmazlıklar yeni bir tarihin başlangıcını oluşturur. MHP'deki değişim talebine de böyle bakıyorum. Çünkü kalabalıkların göremediğini gösterir itiraz edenler. Kalabalıklardan farklı düşündüğü ölçüde yaratıcı olur ve bir türlü çözülemeyen sorunlara yeni çözümler getirirler.

MHP'de değişim isteyen ülkücülerle ilgili hukuk mücadelesi de devam ediyor. Avukat Uğur Tarhan ile yaptığım televizyon programında, kongre sürecinde ihraç edilen ülkücülerin partiye geri dönme haklarının olduğuna vurgu yapıldı. 

Eğer MHP çağrı heyeti tarafından yapılan tüzük kongresinde değiştirilen maddeler üzerindeki tedbir kalkarsa ihraç edilenler partiye geri dönecek ve olağanüstü kurultayda seçim de yapılabilecek. Böylelikle, tedbirin kalkmasıyla MHP'de yeni bir süreç başlayacak.

İhraç edilen ülkücüler partilerine geri dönüp, kurultayda seçim yapılması halinde muhtemelen MHP'deki değişim, Türkiye siyasetinde de büyük bir değişimi zorlayacak.

Tarhan ile yaptığım programda dikkatimi çeken ve kenara not edilmesi gereken en önemli açıklama ise yargılamalarla ilgili oldu. 

Tarhan, yargının siyasallaşmasından çok makul sürelerde yargılamaların yapılamamasının en büyük problem olduğunu söyledi. Yargı, bu sorun üzerinde durmalı.

Uzun tutuklulukların mahkumiyete dönüşme sorununu yıllarca konuştuk ancak çözüm bulamadık. Yargılamaların makul sürelerde yapılması ve iddianamelerin de inandırıcı, sağlam delillere dayanması gerekir.