Türkiye çözüm süreci gibi ayrışmanın resmileştirildiği bir süreç yaşadı. Kendi vatandaşına Öcalan referansıyla gidecek kadar devlet aklından uzaklaştı. İktidar masada oturup kendi kendini avuturken PKK şehirleri silahla doldurdu. Güvenlik güçleri hala o sürecin kalıntılarını temizlemek için uğraşıyor.

O zaman da yazmıştım şimdi de söylüyorum,süreç o hale geldi ki bölgede Kürdistan kuruluyor diye,her akşam davul zurnalı kutlamalar,şenlikler yapılıyor,ülkeyi yönetenler seyrediyordu.

Çözüm süreci olmasa belki bugün Kobani,Afrin gibi kantonlar da olmayacaktı. PKK, süreçte güçlerinin bir kısmını Suriye’ye kaydırarak Kantonların temelini attı.

Dün HDP’nin yüzde 6-7 oyu için masaya oturulmuştu, bugün MHP’nin oyu için iş birliği yapılıyor. Esas motivasyonun ülke ve milletin birliği olduğuna bir türlü inanamıyorum.

İnanamıyorum çünkü,Apo’ya methiye düzen kadrolar hala iş başında. Bölgeye atanan valiler,rektörler ve bürokratlarda yeni politikalara uygun bir seçim yapılmıyor. Söz gelimi, eski rektör yardımcısı ve yaşayan diller enstitüsü müdürü Kadri Yıldırım Mardin Artuklu Üniversitesini , Kürt Milliyetçiliğinin tezlerine bilimsel kılıf giydiren bir üniversite haline getirmişti. Bu zat daha sonra HDP tarafından ödüllendirilerek milletvekili yapıldı. Kurduğu enstitü ise hala aynı çizgide devam ediyor. Eğitim müessesesine hakim olmayan bir devlet birliğini koruyamaz. MHP’nin desteği alındı ama Güneydoğu’daki kadro politikası değişmedi. Sn Bahçeli madem devletin bekası için AKP’ye destek verdiklerini söylüyor, bölgeye gönderilen kadroların bu evsafta olmasını istemesi gerekir. Devletin bekası bölücü, etnik milliyetçi kadrolarla sağlanamaz.

AKP,Bahçeli’nin desteğini aldı ama ülkücü kadrolara dönük siyasetinde değişiklik yapmadı. Yıllardır resmi kurumlarda vebalı muamelesi gören ülkücü kadrolar hala aynı muameleye tabi tutuluyorlar. Tek bir ülkücü müsteşar,genel müdür veya daire başkanı olamıyor. O zaman bu desteğin karşılığı ne?

Meselenin bir başka boyutu da şudur:PKK masayı devirmese muhtemelen süreç özerkliğe kadar gidecekti. Türkiye’yi bölünmekten iktidarın basireti değil,PKK’nın aceleciliği,aşırı öz güveni,kanton yapılanmalarında kazandığı moral motivasyon kurtardı. Masayı devirenin PKK olduğunu bölge halkı da biliyor. Sur’da,Nusaybin’de yapılan operasyonlardan sonra bölgeye giden HDP’li vekiller tepkiyle karşılanmış,gelinen noktadan sorumlu tutulmuşlardı. İktidar bu fırsatı değerlendiremedi. Toplumsal tepkileri yaygınlaştırarak PKK/HDP karşıtı bir toplumsal muhalefet oluşturamadı. PKK elindeki propaganda imkanlarını iyi kullanarak kısa zamanda masayı devirme sorumluluğunu iktidarın üzerine yıktı. Bugün yapılan saha araştırmalarında masayı AKP devirdi diyenlerin oranı yüzde 57.

Sadece silahlı mücadele ile etnik bir hareketi yenmek mümkün değildir. Esas mücadele ayrılık düşüncesini yok etmek için fikir planında verilmesi gereken mücadeledir. Şu kadar terörist etkisiz hale getirildi,bu kadar getirildi gibi haberlerin moral değerinden başka bir faydası yoktur. PKK öle öle çoğaldı. İşin düşünce boyutu ihmal edildiği müddetçe sinekler ölür, bataklık baki kalır.