Önümüzdeki dönemin Türkiye’sinde siyasetin nasıl şekilleneceğini , Cumhurbaşkanının “Defolularla yürüyemeyiz” sözüyle değerlendirebiliriz.
Cumhurbaşkanı daha önce de AKP kadrolarının yenilenmesi gerektiğini ,yorulduklarını söylemişti.
Eskimiş, yorgun ve defolu…

Bu sözleri niye söylediğini anlayabilmek için biraz geçmişe yolculuk yapalım.
Cumhurbaşkanının önündeki her türlü engel 1998’den itibaren şaşırtıcı bir hızla temizlendi.

TÜRKEŞ, ECEVİT, ERBAKAN ve DEMİREL’in siyasetten sağlık sorunlarıyla çekilmesini normal kabul edelim.
Hatta Tansu ÇİLLER’in de siyasetten sıkıldığını ve bu sebeple emekliye ayrılmasını da doğal kabul edelim.

Ama kabul edelim ki bir sonraki siyasi lider jenerasyonunun tasfiyesi hiç normal görünmüyor.

Mehmet AĞAR yüzde yedi ve Erkan MUMCU yüzde dört oy alırken aynı anda siyaseti bıraktılar, neredeyse on yıldır bir tek kelime etmiyorlar , bu durum siyasetin ve siyasetçinin doğasına aykırı.

Numan KURTULMUŞ, Süleyman SOYLU’nun AKP ve ERDOĞAN’a siyaseten söylenebilecek en ağır sözleri etmelerine rağmen , AKP’ye katılmalarının akılla izah edilir yanı yok.

Hele Muhsin YAZICIOĞLU’nun bütün Türkiye’nin gözünün içine baka baka katledilmesini , günlerce bulunmamasını kim normal kabul edebilir ki?

BAHÇELİ, DESTİCİ ve PERİNÇEK’in yedeğe alınması da ihtimal siyasi temizlik yapan gücün ürünü olmalı.

Aynı yıllarda hem İETT’de tam zamanlı işçi olarak çalışırken , hem de tam zamanlı üniversitede okuyabilmesi, üstüne askerliğini yapıp , profesyonel olarak futbol oynaması normal kabul edilebilir işler değil.

Bütün bunlara rağmen yani ortada engel olabilecek kimse kalmamasına rağmen iktidar cenahında korku çok büyük.
Çünkü ekonomi bitik durumda, dış politikada perişanız , işsizlik zirvede.
Özetle Türkiye sürekli irtifa kaybediyor.

Bu dönemde sağlam söylemlerle ortaya çıkabilecek rakipler , çaresiz milletin “Başka kimse yok ki” çaresizliğine ümit olabilecek kadrolar emperyalizmin 20 yıllık emeğini yok edebilir.

AKP eldeki tüm yetişmiş kadroları tüketti, milli görüş kökenli ve liberal kadrolar harcandı buhar oldu, ortada bir avuç iş bilmez yalaka kaldı.

Cumhurbaşkanı , bu kadrolarla bu yarışın kazanılamayacağını görüyor, önlem alınmazsa 2019 da ya da ilk seçimde siyaset dışına itileceğini de görüyor.

Önümüzdeki dönem iki kutuplu bir yarışa sahne olacak , bu yarışın bir tarafı AKP diğer tarafı, AKŞENER/ÖZDAĞ önderliğinde ülkücüler olacak gibi görünüyor.

CHP’nin faydasız , etkisiz hatta gereksiz eleman durumu aynen devam edecek gibi, MHP , BBP ve SP için siyaseten herhangi bir hedef söz konusu bile değil.

Bize göre , Recep TAYYİP ERDOĞAN’ın bu yarışı AKP ile kazanma şansı yok , topluma ümit veremeyen ,kirlenmiş bir yapı daha fazla yürüyemez.
Önümüzdeki dönem Recep TAYYİP ERDOĞAN’ın tek şansı var , AKP’yi lağvedip , kendisinin başkan , BAHÇELİ’nin de kukla başkan yardımcısı olacağı, MHP’nin üzerine kurulu bir modeli hayata geçirmektir.

Bu modeli AT/SEYİS/JOKEY modeli olarak alabiliriz, MHP’nin AT, BAHÇELİ’nin SEYİS , ERDOĞAN’ın da JOKEY olduğu model ile ülkücü rüzgarı kırmayı düşünüyorlar.
Bu modelin Türkiye’ye verebileceği hiçbir şey yok , zaten ne MHP ne AKP kanadında Türkiye’nin geleceğine dair hiçbir söylem yok.
Yalnızca JOKEY ve SEYİS’in koltuklarını koruma telaşı var.

AKŞENER/ÖZDAĞ önderliğindeki ülkücüler bu hamleyi LİYAKATLİ KADROLAR, GERÇEK KATILIMCI DEMOKRATİK YAPI ve ÜMİT VEREN PROGRAM ile toplumda rüzgar oluşturarak savuşturabilir.

Yakın tarih ya önemli siyasi değişimlere gebe ya da dünün tekrarı,bekleyip göreceğiz.