Türkiye’de liyakat mevzusundan hep bahsedilir. Liyakat kelime anlamı olarak yeterlilik ve yetenek demektir. Her yerde liyakat isteyen sözüm ona siyasetçiler iş milletvekilliğine gelince suspus olup, kayboluyorlar. Mecliste ‘’ilkokul’’ mezunu biri tarafından temsil etmek şahsen benim zoruma gidiyor.

Peki mecliste liyakat olayını nasıl çözeriz, siyasi partiler bunu nasıl başarır? Aday adaylığı sürecinde dahi liyakat üzerine bir sistem kurulabilir mi?

Milletvekili olabilmek adına bazı kriterler var. Bu kriterlerin tek ve en büyük problemli olan maddesi, ‘’ En az ilkokul mezunu olmak.’’ Maddesidir.

Daha kendi eğitimini dahi tamamlayamayan bir kişi nasıl olurda yüce mecliste, yüce milleti temsil edebilir? Her milletvekili profesör olsun demiyorum ancak en azından ‘’ yüksek öğretim’’ seviyesinde bir alanda uzmanlaşmış kişilerden seçilmesi memleketin hayrına olacaktır.

Belki milletvekilliği kanunu değişmez ancak partiler kendi tüzüklerine eklemeler yapabilirler.

Örneğin ‘’ İngilizce bilen, Yüksek öğretimini tamamlamış kişiler partimizde milletvekili olabilir ve aday adaylık başvurusu yapabilir.’’ Bu şekilde bir madde ekleyen bir parti vizyon konusunda epey önde olacaktır. Beni kendine hayrı olmayan, ilkokul mezunu ve sunum yapmayı dahi bilmeyen, iki kelimeyi birleştiremeyen insanların temsil etmesini Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı olarak istemiyorum.

Bu sistemi uygulamak isteyen partiler için slogan dahi hazırladım. ‘’Önce meclise liyakat sonra devlete liyakat.’’ İstedikleri şekilde kullanabilirler…

Ayrıca size bu konuda örnek vermek istiyorum, Antalya İYİ parti mv. aday adayı Arif Kocabıyık. Kendisi sokak röportajlarında başarılıda olsa milletvekili olabilecek düzeyde ne eğitimi ne başka özelliği var.

Sayın siyasiler, Ben liyakatın her türlüsü istiyorum. Ben aday adaylığı başvurusunda dahi liyakat istiyorum. Madem ki liyakat konusunda samimisiniz milletvekilliği aday adaylığına kadar indirgeyin bu işi…