Korona virüs salgınının ülke gündemini işgal ettiği bugünlerde siyasi hayatımızdaki bir takım gelişmeler gözden kaçabilmekte. Buna rağmen özellikle iktidar kanadının koronanın gündem üzerinde oluşturduğu karartmadan faydalanma peşinde olduğunu hissetmemek mümkün değil. İktidarın bu dumanlı havayı fırsata çevirme arzusu dikkatli gözlerden kaçmıyor. Salgınla mücadelede sağlanacak başarının siyaseten devşirilmesi planları çoktan devreye sokulmuş gibi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamalarındaki üslup da bunu ortaya koyuyor.

Korona günleri biter bitmez, "zafer kazanmış komutan" rolüne soyunacağı şimdiden belli olan Erdoğan'ın ekonomideki çöküşün tartışılmasına ve konuşulmasına meydan vermeden ülkeyi baskın bir erken seçime götürmesi kimseyi şaşırtmaz.

*

İktidarın başının böyle hesaplar içinde olduğu bir siyasi ortamda muhalefetin de yeni stratejiler üretmesi şarttır. Salgın sonrası için "Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak" sözlerinin dillerde dolaştığı bir iklimde, Türk siyasetinin de bundan doğrudan etkilenmesi kaçınılmaz. Bu siyasi iklim, mevcut siyasetimize yeni bir siyasi aritmetik ve denklem dayatmaktadır.

Burada doğal olarak şu soru ortaya çıkıyor:

Mevcut siyasi aritmetikten yeni iktidarlara yol açacak siyasi denklem nasıl kurulur?

Bu sorunun cevabını verebilmek için hâlihazırdaki siyasi unsurları, yani siyasi partileri ve önümüzdeki süreçte izleyecekleri strateji üzerinde bir fikir jimnastiği yapmak gerekir.

Yeni iktidarı, yeni ittifaklar üzerinden oluşturma düşüncesinden yola çıkarsak ilk cevabını arayacağımız soru şu olmalı:

"MHP, İYİ Parti ve BBP önümüzdeki seçimlerde aynı ittifak çatısı altında buluşabilir mi?"

Bunu bir adım daha öteye götürürsek;

"Bu ittifaka Saadet Partisi, Demokrat Parti,  DEVA Partisi ve Gelecek Partisi de dâhil olur mu?"

Başlangıçta zor gibi gözüken bu ittifak için "Neden olmasın?" deyip devam edelim.

*

Bilindiği gibi MHP ve BBP, AKP ile Cumhur İttifakı'nda. İYİ Parti de CHP ile Millet İttifakı'nda yer alıyor.

MHP, İYİ Parti ve BBP bulundukları ittifaklar içinde hep 2. parti konumunda. Dolayısıyla hangi ittifak kazanırsa kazansın Milliyetçi Partiler direksiyonda olamıyor.

Peki, 3 milliyetçi partinin kontrolünde oluşacak olan ve diğerlerinin de (Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi,) katılacağı bir ittifak seçimi kazanabilir mi?

Evet, böyle bir oluşumun ortaya çıkmasıyla Cumhur ve Millet İttifakları dağılacağı için seçimler ikinci tura kalır.

Bu durum adını "Milli İttifak" koyacağımız, Milliyetçi Partilerin oluşturduğu bu ittifaka iktidar yolunu açar.

Parti yönetimlerinden böyle bir ittifak kurulması yönünde bir karar çıkması zor görünüyor. Ama parti yönetimlerinin de seçmen baskısına direnme gücü bir yere kadar diye düşünüyorum.

AKP iktidarının ülke üzerine çökmüş 18 yıllık kâbusunu bitirme arzusu, parti yönetimlerinin bu direnişine galip gelecek ve seçmen baskısıyla "Milli İttifak" oluşacaktır diye düşünüyorum. Bu düşüncemi geniş kitlelerin de benimseyeceği inancıyla "Haydi görev başına" diyorum.

Milli İttifak'ın iktidarı için bu oluşumun derhal gerçekleştirilmesi yönünde girişimlerin yapılması gereğini hep beraber yüksek sesle ifade edelim.

Türkiye'nin "Milli İttifak" alternatifine acil ihtiyacı var.